Söze ana dilden başlamak istiyorum aslında. Sizin de bildiğiniz gibi dil; temel iletişim aracı ve insan benliğini, kimliğini ortaya koyan ayrılmaz bir parçası. Dil yaşayan bir şey ve sürekli canlı tutulmalı. Dili en güzel işleyebileceğiniz edebiyat türü ise bana göre şiir ve az sözle en çok şey anlatabileceğiniz yegâne yazım türüdür.
İtiraf etmeliyim ki, ben kendi dilimin güzelliğini, esnekliğini, içindeki ezgiyi, onlarca dilin konuşulduğu bu ülkede yaşamaya başlayınca keşfettim. Dilimin ne kadar özel bir dil olduğunu öğrendiğimde, yıllardır karalayıp bir kenara attığım dizeler de şekillenmeye ve kendiliğinden dile gelmeye başladı. Bu ülkede kendimi ifade edebilmek, benliğimi ve ruhumu sağlam kılabilmek için şiire tutundum diyebilirim. Çok şanslıyım ki, iki ana dilim var, Türkçe ve Karaçay-Malkar dili. Türkçe daha fazla şiirim olmasına karşın, bu kitabın Karaçayca oluşu ve önceliği ona verişimin nedeni, bu dilin başka diller içerisinde bir yaşam savaşı veriyor olması.
Bir dil, yazılı edebiyata geçirilmeksizin, sadece günlük konuşma diline sıkışıp kalıyorsa, başka dillerin egemenliğine boyun eğerek tarih içersinde yok olup gitmeye mahkumdur. Karaçay-Malkar dili de maalesef o kadere sürüklenen dillerden biri. Ata yurt Kafkasya ' da kiril alfabesi ile yazılmış eserleri saymazsak, biz diasporadaki halk için latin alfabesinde yazılı eserimiz yok denecek kadar azdır. Ana dilimi korumak ve bir nebze de olsa genç nesile sevdirmek amacıyla yola çıktığım bu kitaptaki şiirin asıl amacı dile hizmettir. Sadece Karaçay dilinde olmayıp, yanında Türkçe ' nin de oluşu, aynı kökten gelen bu iki dil bir birine kol-kanat gerip yoldaş olsun diyedir. Bir kaç ingilizce çeviri ise, Amerika ' da yaşayıp dilini unutan Karaçay jenerasyon içindir.
Şiire gelince; Şiir tanımsızdır bana göre ve onun tarihi de evrenin tarihiyle aynı anda başlıyor yani, o ilk büyük şiir yazıldığı an;... Ol! Sözü ile...
Şiir;'' yazmak '' eyleminden öte bir şey, bana göre... Hayata bir bakış, varoluşun özeti gibi. Yaşamın zerrelerinde saklı, yanından hızla geçip gittiğimiz minik bir çiçeğin yaprağında bazen, bir karıncanın bitmeyen hayat kavgasında. Gün batarken dağın ardında bıraktığı o muhteşem renklerde... alında, norunda, pembesinde. Bazen de savaşın ortasındaki masum bir çocuğun göz bebeğinde...
Şiir, her yerde ve yaşamın ince detaylarına kalpleriyle bakabilenler, onu yakalayabilirler. O bir tutkudur ve bir kez onun girdabına düşmüş birinden siz artık;
'' Bugün hava çok güzel '' gibi, yalın bir cümle beklemeyin, çünkü, O; tutup o havayı şiir yapacaktır... Göğün mavisini koyacaktır o cümlenin içine, kuşların ötüşünü,... toprağın kokusunu... ve o havayı bize güzel kılanı;... yani, O ' nu. Dilerim bu kitabı kitaplığınızda değil, '' Cüreğigizde Asıra '' rsınız ve ana dildeki kelimelerinizi çoğaltıp dilinize, hatta kaleminizin ucuyla kendi cümlenize koyarsınız.
İyiye, güzele birlikte saygı ve sevgi ile...
Leman J. Koç- 2016 / usa
LEMAN J. KOÇ-( Biyografi)