Bilakis Dergisi Şubat Sayısı Şubat Sayısı | Page 15

ATARAKSİYA A ROMAN Oda küçücüktü, krem rengi yatak örtüleri temiz gözüküyordu. Perdeleri aralayıp sokağa baktı. Elinde satırla koşan insanları gördü. O insanları izleyen karşı penceredeki silik bir yüzü fark etti. Gülümsemek için göz göze gelmek istedi ama perdedeki silik yüz başını kan akıtmaya meyilli insanlardan kaldırmadı. Arkasına dönüp yatağına oturdu. Bir sigara yaktı. Odadaki telefon beni nasıl fark etmezsin dercesine bir gürültüyle çalmaya başladı. Otel sahibi, Hamit, aç olup olmadığını sordu. Açtı, adam da bir sandviç getirdi. ­Neden başka yer değilde burası. ­Yaşadığım yerden ayrılınca, attım kendimi otobüslere. Yolum buraya çıktı. ­Nerede yaşıyordun? ­Çingene şehri derler, bilir misin? ­Bilirim. ­Aslında orada hiç çingene yaşamaz. İnsanlar işte, bazen görmek istediğini görüyorlar. ­Nede ayrıldın oradan? ­Bazı şeyler yaşadım. Orada daha fazla kalamazdım. Orayı tamamen unutmak istiyorum. Başka bir şehirde yaşamak, çalışmak istiyorum. ­O zaman git, burası sana göre değil. ­Neden? ­Burada bir savaş var, amansız bir savaş. Bitmeyecek bir savaş çünkü savaşın nedeni yok. Nedensiz savaşlar bitmezler. Çünkü insanlar birbirlerini vurmaktan nedensiz olduğunu anlayamazlar. Keşke adam akıllı bir nedeni olsa, bir kazanına da olur o zaman. ­Sen, çok enteresan konuşuyorsun. Böyle şiddet dolu bir kentte hemde. ­Beni boş ver, sen buradan git. Daha güneyde çok güzel yerler var. Biraz çalışırsın orada. Sonra daha güneye gider, bir ev alırsın, bahçede domatesin falan yaşarsın. ­Sen neden gitmedin? ­Bazı çiçekler, her saksıda yaşayamazlar. ­Nereden öğreniyorsun sen bu lafları yahu? ­Sandviçin biter bitmez yat. Cama fazla yaklaşma. ­Bu savaş neden? ­Nedensiz dedim ya ­Neden başladı peki? ­Bir yatır meselesi. Buradaki su sorununun giderilmesi için yatırın yerinin değişmesi lazımdı. Bazıları hemen yapalım dediler, ötekilerde bunlara dinsiz imansız dediler. Sonra olaylar büyüdü. Şimdi bu şehir sizin mi bizim mi diye birbirlerini vuruyorlar. Sanırım öldüklerinde anlıyorlardır. ­Neyi? ­Bu şehir, ölülerin değil. ­Sen peki, hiç bir tarafta değil misin? ­Yat artık, Sabah konuşuruz. Adam odadan çıktı. Ferit bir sigara yaktı. Ellerini arkaya atıp yatağa bastırdı. Gövdesinin ağırlığını kollarına yüklerken ağzında sigarasını gezdirdi. Düşürmek üzereyken aldı. Sigarası bitince cama yaklaştı. Hamit’in yüzü belirdi birden. Sağ elini yumruk yapıp kaldırmış, işaret parmağını fırlatmış sallıyordu. Yatağına uzandı. Ellerini ensesinde kavuşturup tavanı seyretti. O an, aklına Zeynep gelmiyordu. Aklına vuran tek şey yalnızlığıydı. Yalnızlığını bastırmak için bir şeyler düşünmeye çalıştı. Ama ne mastürbasyon yapmak, ne uyumak, ne mekik çekmek cazip gelmedi. Yalnızlığına teslim etti kendini.Yalnızlık sexapalitesi yüksek bir hatun gibidir. Ateşlidir, baş döndürücüdür siz de ona hemen sahip olmak istersiniz. Fakat yalnızlık, travestidir. Siz, ben düzdüm sanırken aslında sizi düzen odur. Ferit, kimseye hesap sormadan gezmek, sigarasını yakmak, yatakta mıymıntılık etmek gibi zevk süreceği aşamalardan yalnızlığın kendisine tecavüz ettiği, yüzüne yüzüne kimsesizliği vurduğu zamanlara gelmişti. Kalkıp dolaşsa, ne işe yarardı ki. Yalnızlığını düşünmeye başladı. Aklına bir şiir geldi, asker arkadaşının defterinde okumuştu; 14 Saçları örülür mü yaln