Moldova'lı bir fahişe
Ellerimin uzanmadığı insanlar var
Ya da tanımaya korktuğum
Ayaklarım varmıyor işte yollarına
Biliyorum ki, tanıdıkça kaybolacak tatları
damadığımda
Her şeyi bırakıp rakı içiyorum
Moldova’lı bir fahişeyle
Terk edilmiş bir rıhtımda
Bir fahişe ne kadar anlar seni?
Sen ne kadar istersen, o kadar.
Ne kadar içersem o kadar konuşuyorum
Ve o türkçe bilmiyor
Ben gidenlerden, gidecekler,
Geleceklerden ve gelmeyeceklerden
Bahsedip duruyorum neyim varsa
beklediklerimden
Ve beklemekten vazgeçtiklerimden
O başını dizimden kaldırıp şarabını yudumluyor
Sonra tekrar yatıyor
Bir fahişe de olsa o,
Biz hiç sevişmedik
Bir şair de olsam ben,
Hiç aşık olmadım
Var olan tüm kadınları
Olmasını istediklerime dönüştüren bir halim var
Var olacak tüm kadınları
Olmasını istediklerime dönüştürmesinden
korktuğum
Tam en düşük olduğu anında çenemin
Dibi geliyor rakı şişesinin
Şarabından içiyorum Moldova’lı fahişenin
Tebessüm ediyor sadece
"Gidelim" diyorum
Yanımda olmasını istediğim o olmasa da
Yanımda olmasını istediğim hiç
gelmeyecek olduğu için
Umut etmeseydik eğer göremezdik ertesi
günü
Ve tüm umutlarımız gerçek olsaydı birer
birer
İntihar ederdik mutluluktan
Biraz daha kalalım rıhtımda diyorum
Yalvarıyorum kapanmaktaki gözlerime
Sızmak için erken, Sızlanmanın tam vakti
Deniz öylesine güzel ki
Deniz hayatım kadar güzel
Deniz hayatımın temsil-i sureti
Ve var olmasını istediğim kim varsa, parlak
birer çakıl taşı gibi
Ne zaman denizime koyuversem birini
Batıveriyor En Derine
Sarılıyorum,
Uyumak istemiyorum
Ama gözlerim kapanıyor
Seni seviyorum Moldova’lı
Sevmeye ihtiyacım olduğu için
ataksiya.tumblr.com