Bilakis dergisi mayıs sayısı | Page 31

Moldova'lı bir fahişe Ellerimin uzanmadığı insanlar var Ya da tanımaya korktuğum Ayaklarım varmıyor işte yollarına Biliyorum ki, tanıdıkça kaybolacak tatları damadığımda Her şeyi bırakıp rakı içiyorum Moldova’lı bir fahişeyle Terk edilmiş bir rıhtımda Bir fahişe ne kadar anlar seni? Sen ne kadar istersen, o kadar. Ne kadar içersem o kadar konuşuyorum Ve o türkçe bilmiyor Ben gidenlerden, gidecekler, Geleceklerden ve gelmeyeceklerden Bahsedip duruyorum neyim varsa beklediklerimden Ve beklemekten vazgeçtiklerimden O başını dizimden kaldırıp şarabını yudumluyor Sonra tekrar yatıyor Bir fahişe de olsa o, Biz hiç sevişmedik Bir şair de olsam ben, Hiç aşık olmadım Var olan tüm kadınları Olmasını istediklerime dönüştüren bir halim var Var olacak tüm kadınları Olmasını istediklerime dönüştürmesinden korktuğum Tam en düşük olduğu anında çenemin Dibi geliyor rakı şişesinin Şarabından içiyorum Moldova’lı fahişenin Tebessüm ediyor sadece "Gidelim" diyorum Yanımda olmasını istediğim o olmasa da Yanımda olmasını istediğim hiç gelmeyecek olduğu için Umut etmeseydik eğer göremezdik ertesi günü Ve tüm umutlarımız gerçek olsaydı birer birer İntihar ederdik mutluluktan Biraz daha kalalım rıhtımda diyorum Yalvarıyorum kapanmaktaki gözlerime Sızmak için erken, Sızlanmanın tam vakti Deniz öylesine güzel ki Deniz hayatım kadar güzel Deniz hayatımın temsil-i sureti Ve var olmasını istediğim kim varsa, parlak birer çakıl taşı gibi Ne zaman denizime koyuversem birini Batıveriyor En Derine Sarılıyorum, Uyumak istemiyorum Ama gözlerim kapanıyor Seni seviyorum Moldova’lı Sevmeye ihtiyacım olduğu için ataksiya.tumblr.com