Bilakis dergisi mayıs sayısı | Page 21

canım benim nasılsın iyi misin oralarda kimse sana söyleyemedi mi ? başa gelen çekilir demedi mi ? Bir yürüdüm bir durdum Denize bir kıyı buldum Bıraktın içimde Gece ile kardeş oldum Ne gözdeyim ne kaşta bir oradayım bir burda tatlı acı anılarla merhamet apartmanında bir sen varsın aklımda kedim bile farkımda canım benim nasılsın daha daha nasılsın ikimizin adı yanyana duvarlara yazılsın gülüm benim nasılsın daha daha nasılsın ikimizin resmi yanyana su duvara asılsın İstanbul dolaylarında taksim olaylarında bildiklerimi unuttum çukurcumalarında Ne gözdeyim ne kaşta bir oradayım bir burada tatlı acı anılarla merhamet apartmanında bir sen varsın aklımda Limon bile farkında canım benim nasılsın daha daha nasılsın ikimizin adı yanyana duvarlara yazılsın kibrit kutusu, gazoz şisesi ayva rendesi, inci küpesi iki anahtar, süs köpeği mavi çarşaflar, ayakkabılar Yağmurluk, şemsiye,yüksük, cetvel Fincan, kurşun kalemi 3 tekerli bisiklet Elinin değdiği herşeyi topladım Aşkın oldugu yerde mantık ne gezer Yarım akılla değil çeyrek akılla gezer bir yerdeyim bir gökte bir sendeyim bir bende tatlı acı anılarla merhamet apartmanında canım benim nasılsın daha daha nasılsın ikimizin adı yanyana duvarlara yazılsın gülüm benim nasılsın daha daha nasılsın ikimizin resmi yanyana şu duvara asılsın Masumiyet Müzesi pek çok övgü alırken aynı zamanda pek çok eleştiriyle de karşılaştı. Radikal gazetesinden Ömer Türkeş kitabı Proust’un Kayıp zamanın izinde romanına benzetirken, kitap aynı zamanda Jame Joyce’in Ulysses’ine, Tostoy’un Anna Karenina’sına ve Nabokov’un Lolita’sına benzetildi. Pamuk’sa tüm bu eleştirilere kulak asmayıp kitaptaki müzeyi gerçeğe dönüştürmek istedi. Uzun uğraşları sonunda da bunu başardı. Müzeyi ziyaret ettiğinizde sadece Kemal ve Füsun’un varlığına bir adım olsun yaklaşmakla kalmayıp aynı zamanda Orhan Pamuk’un nasıl yazdığına dair bir fikir sahibi de olabiliyorsunuz. Bitirdiği kurşun kalemleri, yazı taslaklarını ve yazarken yüksek ihtimalle onlardan esinlendiği gazete küpürleri ve pek çok eşyayı da çekinmeden müzenin içine koymuş Orhan Pamuk. Son olarak yazarın müze hakkında şu sözleriyle yazımı bitirmek isterim; “Müze bekçilerinin görevi san