canım benim nasılsın
iyi misin oralarda
kimse sana söyleyemedi mi ?
başa gelen çekilir demedi mi ?
Bir yürüdüm bir durdum
Denize bir kıyı buldum
Bıraktın içimde
Gece ile kardeş oldum
Ne gözdeyim ne kaşta
bir oradayım bir burda
tatlı acı anılarla
merhamet apartmanında
bir sen varsın aklımda
kedim bile farkımda
canım benim nasılsın
daha daha nasılsın
ikimizin adı yanyana
duvarlara yazılsın
gülüm benim nasılsın
daha daha nasılsın
ikimizin resmi yanyana
su duvara asılsın
İstanbul dolaylarında
taksim olaylarında
bildiklerimi unuttum
çukurcumalarında
Ne gözdeyim ne kaşta
bir oradayım bir burada
tatlı acı anılarla
merhamet apartmanında
bir sen varsın aklımda
Limon bile farkında
canım benim nasılsın
daha daha nasılsın
ikimizin adı yanyana
duvarlara yazılsın
kibrit kutusu, gazoz şisesi
ayva rendesi, inci küpesi
iki anahtar, süs köpeği
mavi çarşaflar, ayakkabılar
Yağmurluk, şemsiye,yüksük, cetvel
Fincan, kurşun kalemi
3 tekerli bisiklet
Elinin değdiği herşeyi topladım
Aşkın oldugu yerde mantık ne gezer
Yarım akılla değil çeyrek akılla gezer
bir yerdeyim bir gökte
bir sendeyim bir bende
tatlı acı anılarla
merhamet apartmanında
canım benim nasılsın
daha daha nasılsın
ikimizin adı yanyana
duvarlara yazılsın
gülüm benim nasılsın
daha daha nasılsın
ikimizin resmi yanyana
şu duvara asılsın
Masumiyet Müzesi pek çok övgü alırken
aynı zamanda pek çok eleştiriyle de
karşılaştı. Radikal gazetesinden Ömer
Türkeş kitabı Proust’un Kayıp zamanın
izinde romanına benzetirken, kitap aynı
zamanda Jame Joyce’in Ulysses’ine,
Tostoy’un Anna
Karenina’sına
ve
Nabokov’un Lolita’sına benzetildi.
Pamuk’sa tüm bu eleştirilere kulak
asmayıp kitaptaki müzeyi gerçeğe
dönüştürmek istedi. Uzun uğraşları sonunda
da bunu başardı. Müzeyi ziyaret ettiğinizde
sadece Kemal ve Füsun’un varlığına bir
adım olsun yaklaşmakla kalmayıp aynı
zamanda Orhan Pamuk’un nasıl yazdığına
dair bir fikir sahibi de olabiliyorsunuz.
Bitirdiği kurşun kalemleri, yazı taslaklarını ve
yazarken yüksek ihtimalle onlardan
esinlendiği gazete küpürleri ve pek çok
eşyayı da çekinmeden müzenin içine
koymuş Orhan Pamuk. Son olarak yazarın
müze hakkında şu sözleriyle yazımı bitirmek
isterim;
“Müze bekçilerinin görevi san