Bilakis dergisi mayıs sayısı | Page 20

. Zaman zaman çok sıkacak demiştim. Evet, Baze o kadar sıkıcı ki, okurken daralıyorsunuz. Bu bazı bölümleri kötü yazdığı anlamına gelmez. Bazı bölümleri rahatsız edecek kadar gerçekçi yazdığı anlamına gelir. Ben mesela düğünlere, nişanlara tahammül edebilen bir insan değilim. Masumiyet müzesinde sayfalarca anlatılan nişan törenini okurken, sanki o nişan töreninin içindeymişim gibi sıkıldım. Hatta o kadar sıkıldım ki, nişan töreni sayfalarında Orhan Pamuk’un roman karakterleri geçiyormuş fark etmemişim. İşte ben de zaten Orhan Pamuk’da en çok bunu seviyorum. Kendisine yine de ufak bir eleştiriyi dile getirmek isterim. Bazen o kadar çok detaya boğuyor ki, olaylar geride kalıyor. Olaylardan çok detayları, ayrıntıları okuyoruz. Birazcık olayları da ön plana çıkarsa bence çok daha güzel olabilir. Kitaba dönersek, Masumiyet Müzesi Orhan Pamuk’un kendine has detaycılığını en çok kullandığı kitabıdır sanırım. Pek çok ayrıntıya titizlikle yer verirken, olay örgüsü yavaş yavaş yavaş işlemektedir. Kitabın her sayfasında umutla beklenirken, kitap tıpkı hayat gibi yavaş yavaş akmakta ızdırapların da, zevklerin de hazzını okura duyurmaktadır. Bir yandan bu büyük aşka tanık olurken, aynı zamanda kendimizi de eski İstanbul’da buluveriyoruz. Yazarın bahsettiği her yer, okundukça gözlerimizde canlanacak kadar detaylarla dolu ve anlatımı o kadar masalsı ki, gözlerimizin önünde bir Çukurcama canlanmaması mümkün değil. Pamuk, kitabı tamamlayabilmek için fazlaca müze gezmiş. Nobel ödülünü de aldıktan sonra kitabını bastırabilmiş. Kitap büyük bir ilgiyle karşılandı. Diğer kitapları gibi başka dillere çevrildi hatta bu sefer Nazan Öncel Kemal ve Füsun için “Canım benim nasılsın?” şarkısını yazdı. Şarkıyı kitaba ithaf ederken de Hürriyet’e şunları söylüyordu Öncel; "Duygularımı nasıl ifade edeceğimi bilmemekle beraber, romanı okurken Kemal'le Füsun'un nefeslerini hissedip, kalplerinin nasıl çarptığını duyar gibi oldum. Hayatın asıl amacının mutluluk olduğunu bizlere bir kere daha hatırlatan Orhan Pamuk, tavan arasında çoktan unutup gittiğimiz bir sürü şeyi, kalbin ötelerine itelediğimiz aşkı, hayatın derinlerinden bulup çıkarınca onun eşsiz edebiyatı bana bu şarkıyı yazdırdı. Orhan Pamuk'un son başyapıtı ve edebiyatının sevdalısı olduğum için “Canım Benim Nasılsın?”ı Masumiyet Müzesi'ne armağan etmek istedim."