M U S U Kİ
KAP I S I N D AN
S I ZAN LAR
"Bu tatsız akşam saatinde,
Görünmez kanatlarınızla,
Cama vurmayın hatıralar,
Sessizliğine doymadığım,
O eski saatleri, yeni,
Baştan kurmayın hatıralar "
Demiş ya hani Cahit Sıtkı, insan düşünmeden edemiyor. Zaten her şairin işi
değil midir insanı afallatmak, yüreğinden sarsmak, bir insan nasıl olur da böyle
derinden yaralanır dedirtmek
İşte bir de bu kelamı notalar vesilesiyle duymanın hazzını düşünün.
Doktor Alaeddin Yavaşca’nın kaleminden çıkmış bu besteyle kim bilir kaç yürek
dağlanıyor
İnsanlar hep düşünüyor ki sanat
müziği rakı yanında meze olan
meyhane şarkılarından ibarettir.
Oysa içine girdiğinizde anlıyorsunuz,
adeta dizili seslerle bütünleşmiş dev
bir umman.
O yüzden de çok insan kolay kolay
sevemiyor, çünkü bu iş gönül işi, aşk
işi Ben de uzun zaman önce o
kalabalık güruhun içerisinde çırpınıp
duruyordum. Derken bir gün bir şarkı
duydum. Hani herkesin bir dönüm
noktası olur ya, ya da olmasını
umduğu hayali köşeleri vardır
hayatta.
Tam da onun gibi bir şeydi, eskiden hissedemediğim lezzeti artık biraz daha
duymaya başlamıştım. Böyle böyle bir baktım ki ben çoktan dalmıştım bu
okyanusun ortasına, kendimi Itri Efendi’nin, Hacı Arif Bey’in, Hammamizade
İsmail Dede Efendi’nin bestelerini dinlerken buluyordum.
Çokları hala anlamlandıramıyor bendeki bu sevgiyi ve dahası Türk sanat
musikisini meyhane şarkısı deyip bir kenara atıveriyor. Elbette ben de
onların bu ısrarcı tavrını anlayamıyorum. Dedim ya içine dalmak diye, bu
süreçten sonra iş daha da zorlaşıyor aslına bakarsanız. Çıtanız yükseliyor,
kolay kolay tat alamıyorsunuz öyle her besteden.
Peki buna sebep olan şey ne diyebilirsiniz. Şarkı işte daha ne olabilir ki diye
düşünebilirsiniz.