Bilakis Dergisi mart sayısı 3. sayımız | 页面 14

M U S U Kİ KAP I S I N D AN S I ZAN LAR "Bu tatsız akşam saatinde, Görünmez kanatlarınızla, Cama vurmayın hatıralar, Sessizliğine doymadığım, O eski saatleri, yeni, Baştan kurmayın hatıralar " Demiş ya hani Cahit Sıtkı, insan düşünmeden edemiyor. Zaten her şairin işi değil midir insanı afallatmak, yüreğinden sarsmak, bir insan nasıl olur da böyle derinden yaralanır dedirtmek İşte bir de bu kelamı notalar vesilesiyle duymanın hazzını düşünün. Doktor Alaeddin Yavaşca’nın kaleminden çıkmış bu besteyle kim bilir kaç yürek dağlanıyor İnsanlar hep düşünüyor ki sanat müziği rakı yanında meze olan meyhane şarkılarından ibarettir. Oysa içine girdiğinizde anlıyorsunuz, adeta dizili seslerle bütünleşmiş dev bir umman. O yüzden de çok insan kolay kolay sevemiyor, çünkü bu iş gönül işi, aşk işi Ben de uzun zaman önce o kalabalık güruhun içerisinde çırpınıp duruyordum. Derken bir gün bir şarkı duydum. Hani herkesin bir dönüm noktası olur ya, ya da olmasını umduğu hayali köşeleri vardır hayatta. Tam da onun gibi bir şeydi, eskiden hissedemediğim lezzeti artık biraz daha duymaya başlamıştım. Böyle böyle bir baktım ki ben çoktan dalmıştım bu okyanusun ortasına, kendimi Itri Efendi’nin, Hacı Arif Bey’in, Hammamizade İsmail Dede Efendi’nin bestelerini dinlerken buluyordum. Çokları hala anlamlandıramıyor bendeki bu sevgiyi ve dahası Türk sanat musikisini meyhane şarkısı deyip bir kenara atıveriyor. Elbette ben de onların bu ısrarcı tavrını anlayamıyorum. Dedim ya içine dalmak diye, bu süreçten sonra iş daha da zorlaşıyor aslına bakarsanız. Çıtanız yükseliyor, kolay kolay tat alamıyorsunuz öyle her besteden. Peki buna sebep olan şey ne diyebilirsiniz. Şarkı işte daha ne olabilir ki diye düşünebilirsiniz.