Bilakis Dergisi mart sayısı 3. sayımız | Page 13

kaset ATARAKSİYA Giderken bütün eşyalarını toplamıştı. Dolabımıza baktığımda benim giysilerim kendi köşesinde yapayalnız bırakılmıştı. Kravatlarımın arasında etek boylarına sinir olduğum elbiseler karışmamıştı. Diş fırçamın üzerinde onun ıslak diş fırçası düşmemişti, terliklerim dikkatsiz bir tekmeyle sağa sola savrulmamıştı, perdeler açılmamıştı. Yokluğu her yanı kaplamıştı aslında. Salonun ortasında, mutfak tezgâhında, küvette, ahizelerin üzerinde, çekmecelerde, parkelerde kocaman bir cisim gibi yayılmıştı yokluğu. Onsuzluğu her yerde görmek mümkündü. Geriye hiç bir şey bırakmamıştı. Kapkara bir cisim gibi her yerden karşıma çıkan yokluğu dışında. Bir de bir kaset vardı. Kusursuzca hayatımın üzerinden çekip alınmış hayatına rağmen, eksiksizce hayatımdan çıkarılan eşyalarına rağmen sehpanın üzerine bırakılmış bir kaset. Tüm bu dikkate rağmen nasıl olduysa unutulmuş bir kaset ya da benim hep unutulduğunu sandığım. Onun yokluğunun acısını kaburgalarımda hi