Bilakis Dergisi mart sayısı 3. sayımız | Page 15

Bu elbette çok uzun bir konu; lakin kısaca bahsetmek gerekirse, dışarıdan göründüğü kadar basit bir sistemi yok musikimizin. Komalar, bemoller, diyezler, makamlar, diziler, usuller derken iş iyice sarpa sarabiliyor. Anlayacağınız, öyle her insanın yapabileceği türden bir şey değil, ortada belli bir zeka ve dahası sanatkarlık var. Öyle ki işin detayına girmeye kalksak karşımıza Pisagor koması, Holder koması gibi birçoklarını sayabileceğim aritmetik hesaplamalarla karşılaşıyoruz. Ama gelin görün ki müziğimiz sadece matematikten ibaret değil. Lise yıllarımızda her birimizi canından bezdiren Divan Edebiyatı derslerini hatırlarsınız. Yine aynı şekilde bıkkınlığımızın temsilcilerinden biri de olsa Divan Edebiyatı da bir gönül işidir. Gerçekten anlamak için can atıldığında, detaylı incelendiğinde, çok büyük aşklar görürsünüz o eserlerde. Başlı başına bir sanattır yani. Musikimiz ise bu yüce şaheserlerin saza kelam edilmiş halidir. Bahsedip duruyorum ya hani, olaya içinden bakmak diye, iste o derin hisleri bu şekilde görebiliyorsunuz. Bu hisleri biraz daha somut bakabilmeniz adına çok güzel örnek vereceğim şimdi sizler için; bundan birkaç ay önce bilmediğim klasik Türk müziği şarkılarını kurcalarken bir şarkıya denk geldim, gazel olarak da geçi