politik kimlik dolayısıyla ötekileştiriliyor. Film, bunu eleştiriyor, dolaylı olarak da filme bu eleştiriyi yapanları da eleştiriyor.
Seren Yüce bir röportajında şunları söylüyor:‘‘ Çoğunluk ismini sayısal bir ifade olarak kullanmadım. Bir bakış açısının, yani ötekileştiren, ayrımcılığa yol açan bir bakış açısının, toplumda rahatlıkla kabul görebildiğini anlatmak istedim. Çünkü tehlikesini fark ettirmeden yayılıyor. Kendisinden başka herkesi dışlayıp, düşman ilan ettiğinde kendisi için her şeyi meşru görüyor. Filmde baba ile oğul arasındaki ilişkide görüldüğü gibi bu durum, bu bakış açısı kendinden sonrakilere de aynı şekilde aktarılıyor.’’ Bu durumu hem siyasi olarak hem de kamusal alanda görmek çokça mümkün. Çünkü çoğunluk, sahiplenmeyi sahiplenmek ise ötekileştirmeyi doğurur. Aile içinde, babaya ve babanın fikrilerine itaat, sorgulamayan, sorgulamanın günah yahut saygısızlık olarak görüldüğü bir yapıda yetişen çocuk biat kültürü ile kendisini var eden çocuk, kendisi dışında olanları‘‘ potansiyel suçlu’’ olarak gören çocuk gün gelir toplum içinde katil olmaya doğru seyreder. Toplum, kendi katilini, kendisine zarar vereni; kendisi doğurur, kendisi büyütür. Mertkan’ da böyle bir karakter. Aslında bu toplumda yetişmiş her birey Mertkan gibi yetişmiş, yetiştirilmiştir. Çünkü etrafımızda her zaman Mertkan’ ın arkadaşı gibi, Gül’ ü kastederek‘‘ Böyle Çingeneleri, komünistleri si … atacaksın’’ diyen birçok insan var. Erkek egemenlik ve sınıfsal ayrım her yerde karşımızda …
Filmde teknik yönüne gelirsek bazı sorunlar mevcuttur. Filmdeki konunun derinliği ve anlamsal kuvveti çok fazla ama çekim tekniği hususunda bazı aksaklıklar mevcut. Özellikle ışıklar konusundaki eksiklik filmin devamlılığını ve sürekliliğini olumsuz etkilemiştir. Bazı kadraj ve planlar daha iyi açıdan çekilebilirdi. Ama yönetmenin ilk uzun metrajlı filmi olmasından ve daha çok konuya yönelmesinden dolayı bu durum mazur görülebilir. Mertkan karakterini canlandıran Bartu Küçükçağlayan rolünün üstesinden hakkıyla gelebilmiştir. Esme Madra ise, iyi bir oyuncu olacağını bu filmle göstermiştir. 2015 yapımı‘‘ Nefesim Kesilene Kadar’’ filminde de başrolü oynamış ve iyi bir oyunculuk sergilemiştir.
Çoğunluk, Türkiye sosyolojisinin bugününü çok güzel işleyip, aktarabilmiş bir film. Ayrımcılığı, ötekileştirmeyi, faşizmi bariz bir şekilde sunarak değil de sosyolojik olarak anlatan bir film. Bu yönüyle son yıllardaki Türkiye sinemasının bir eksikliğini tamamlamıştır.
‘‘ Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah’ ın yolundan şaşırtıp saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar ancak‘ zan ve tahminle’ yalan söylerler.’’( En’ am Suresi, 116)
17