Aşiyan Dergisi | Page 34

Öykü Onun Adı “O” ECEM BAYAR Başkasına ait birini sevmek hiç kolay olmadı benim için. Yazması hemen sökülüverecek bir ilmek gibi hafif ve tedirgin, yaşaması bir kuyu gibi derin ve kimsesizdi benim kavgam. Bir kadını paylaşabilmek ne kadar mertçe bir hareket çok sordum kendime, o sabah morluğunun hiç gelmemesi için yaşlarla dolu dualarıma sığındığım gecelerde. Gitmesini istemediğim çok oldu; ama yetinmeyi bilmezsem O’nu büsbütün kaybederdim. Küçüklüğümden beri annemin bana öğütlediği ve benim aklımda kalan tek şey buydu: yetinmeyi bilmek. Ne kadar haklıydı annem. Yasemin kokulu annem… Babamla ayrıldıklarında beş, annem kendinden yaşça küçük evli bir adamla yaşama kararı aldığında on yaşındaydım ve ne tuhaftır ki beni babama teslim ederken hiç ağlamamıştı. Anneme öyle âşıktım ki onu mutlu edecek en ayıp şeye bile sesimi çıkarmazdım, hâlâ da çıkarmam. Babam da üstünde durmamıştı bu gidişin. Kapının eşiğinde dururken üçümüz -son defa bir arada- içeriden bir kadının babama seslenişini duyduk. O an anneme son kez bakmaya bile fırsat bulamadım. Apar topar kapıyı kapadı babam annemin ardından. Bir kapı değil, bir ev değil, bir şehir değildi aramıza giren annemle artık tamamen bambaşka hayatlarımız vardı. Ona hiç kızmadım ne gitti diye ne de beni aramadı diye. Onun mutluluğunda bana yer yoktu besbelli, olsa gelir bulurdu beni ve alıp götürürdü uçkuruna düşkün babamın yanından. Ben hiçbir zaman kıskanç bir adam olmadım ve de bencil, ne annemi severken ne de O’nu. Kıskanç bir adam olsaydım ne annemin gitmesine müsaade ederdim ne de O’nun gelmesine. Yıllar önce annem ne yaşadıysa ben de başka bir kadına yaşatıyordum onları hiçbir şeyi değiştirmeden kendimde. Bugün de ne O’na kızabiliyorum ne de kendime. Sadece cesur olmaktan yana oldum, sevdiğim kadınları başka adamlarla paylaşabilecek kadar cesur. Annemi bilmem ama O bunu hiç anlayamadı. O’nu kendime saklamak istediğim için canım yanıyor sandı hep. Oysa yanılıyordu başkasını sevmesi değildi canımı yakan, ben sadece o adamı sevdiği kadar beni de sevsin istedim, o kadar. 34 AŞİYAN Bir kurşun kanıyor midemin içinde. Zift gibi bir acı bu, bir lokma ekmek gibi boğazımda, taze, fırından yeni çıkmış. Dumanı tütüyor ağzımın hâlâ. Dilim yanıyor, damağım yanıyor, içime akıyor yanık kokularım. Yavaş yavaş ilerliyor acılarım içimde. Öyle karanlık ki bu acılar, öyle siyah, gece bile kaçıyor onların yanından. Bir türlü uyuyamıyoruz geceyle ikimiz yan yana. O gidince daha da siyah oluyor beyaz tavanlar, beyaz duvarlar, beyaz perdeler, beyaz sokak lambaları hatta. Siyahtan daha siyah oluyor tüm renkler, tüm gölgeler. Tüm siyahları kıskandıracak bir siyah. Siyah bile sırıtıyor onun üstünde adeta. Yatağın ucuna ilişmiş, yılgın hislerim ateşi çıkmış bir hastanın başında bekler gibiler. Hislerim, herkes gittikten sonra be