Aşiyan Dergisi | Page 33

Makale okuyucular da apaçık gerçekle karşı karşıya kalırız: Artık Aschenbach’ın, Akdeniz’e giden vapurda görüp dehşete düştüğü ve eserde grotesk bir çirkinlikle tasvir edilen ihtiyar adamdan hiçbir farkı yoktur. Şairin vapurda o ihtiyar adamı gördüğü bölüm kitapta şöyle anlatılıyor: (...) Aschenbach ona dikkatle bakar bakmaz, bir dehşet duygusuyla, bu delikanlılığın sahte olduğunu anladı. (...) Aschenbach ona ve arkadaşlarıyla olan yakınlığına ürpertiyle baktı. Bu adamın ihtiyar olduğunu; onların züppe, alacalı giyinişini hakkı olmadan taklit ettiğini, hakkı olmadan onlara benzeme yeltendiğini bunlar bilmiyor, görmüyorlar mıydı?(...) Nasıl oluyordu bu iş?8 O ihtiyarın, bütün erdemli davranışları bir kenara iterek yanındaki gençlere benzemek istemesini sorgulayan Aschenbach’ın, erdem ve estetiğe Tadzio’yu görmeden önceki bakış açısının nasıl olduğunu anlayabiliyoruz bu bölümden. Gerçekten de Tadzio’ya rastlamadan önceki Aschenbach’ın, sembolik olarak Apollo’nun veyahut Dr. Jekyll’ın “bu işin nasıl olduğunu” anlaması çok güç. Fakat ne zaman geliyor ki Aschenbach, kendini Tadzio’ya beğendirme arzusuna yenik düşüyor; işte o zaman, eskiden dehşetle seyrettiklerinin bir parçası oluveriyor. 1971 yapımlı “Death in Venice” filminden bir kare güzelliğinden kopamaz ve salgın günlerinde dahi Venedik’i terk etmez. Böylece Aschenbach, Venedik’te Tadzio için değil, onun bedeninde vücut bulan ilahi ve hiçbir kelimenin tarife yanaşmayacağı güzellik uğruna ölür; tıpkı Semele’nin Zeus karşısında eriyip, kül olması gibi. Aschenbach’ı ünlü Alman besteci -Mann ile de mektuplaştığı bilinen- Gustav Mahler’e benzeten eleştirmenler olduğu gibi, Thomas Mann’ın yaşamı boyunca en fazla etkilendiği yazarlardan olan Goethe ile ilişkilendirenler de bulunuyor.9 Venedik’te Ölüm’de bu ilişkilendirmeye yardımcı olacak pek çok ayrıntı göze çarpıyor. Aschenbach’ın genç yaşta üne kavuştuğunun anlatıldığı bölümleri okurken Genç Werther’in Acıları’nı yazdığında henüz yirmi beş yaşında olan ve o yaşta büyük bir üne kavuşan Goethe’yi düşünmemek elde değil.