AVRUPA KULTUR YILLIK 2016-2017 AVRUPA KULTUR YILLIK 2016-2017 | Page 605

Şubat 2017 | Sayı: 12 gözü kızarmı�, burnunu sile sile, �Lütfen devam edin, bir �eyim yok! � dedi.
Linden Sokağı�na yakla�ınca hıçkırıkları daha bir �iddetlendi. Kendi kendiyle konu�ur gibi:
�Bir saat önce dünyanın en mutlu insanı benmi�im meğer! Dünyanın en varsılıymı�ım! Dünyanın en mutlu insanıymı�ım; anlıyor musunuz!.. � dedi. Evinin önünde durdum. Dev çınarlarla bezeli sokak tüm güzelliğini kaybetti bir anda. Saatteki tutara bakmadan ön koltuğun üstüne bir ellilik bıraktı. Üstünü almadan indi. Kapısına yöneldim. �Paranızın üstü� dedim. Dinlemedi bile.
�Nasıl fark edilemedi, anlamadım. Oysa her kontrolüme vaktinde gittim. Hiçbir kötü belirti yoktu! Sanırım çok geç artık!. � dedi. Kansermi�. Hem de hepimizi ürküten bir türü. Ve Almanya�da doktorlar sonuçlar kesinle�ince, hastasının yüzüne bakarak gerçeği o saat söylerlermi�. Hatta, kalan ya�am sürelerini, sağaltım yapılırsa ya�ama �anslarının ne kadar olduğunu bile...
Vedala�madan, aksak adınlarla hıçkıra hıçkıra evine doğru uzakla�an bu kadına da, götürdüğüm doktoru pat diye söyleyivermi� gerçeği...
ÜNLÜ ALMAN OYUNCU VE“ BİZİM NÂZIM”
Yine dumanı üstünde, hiçbir yerde payla�madığım bir anımı, benimle söyle�i yaparak, beni onurlandıran AVRUPA KÜLTÜR okurlarıyla payla�mak isterim.
En çok kitap fuarlarını severim. Kitap fuarları döneminde, ko�ullarım elverdikçe fuar duraklarında çalı�ırım. 2016 sonbaharındaki kitap fuarının ana kapısından iri yarı bir kadın yolcuyu aldım. �Oh!.. Tanrıya �ükür!.. Fuar ne kalabalık, insanın gözlerine vuran o ı�ıklar ne çok yoruyor insanı� diye diye yerle�ti arka koltuğa. Ben de �Fuar traiği de çok yoruyor insanı; baksanıza, kafam durdu, söylediğiniz o ünlü caddenin nerede olduğu bile aklıma gelmiyor! Neredeydi biraz dü�ünmem lazım! � dedim gülerek. �Holzhausen bölgesiymi�, havuzlu bir �ato yavrusuymu�. Ben de buralı değilim, Berlin�denim� dedi. İnsanı iyimser kılan anaç bir yüzü var. İ�lerin nasıl olduğunu sordu. Nereli olduğumu merak etti. Sohbete ba�ladık...
Annesi Macar�mı�. Babası Avusturyalı. Benim Türk olduğumu duyunca heyecanlandı. Nâzım Hikmet benim tanrılarımdan birdir, dedi. Çok sevindim. Hatta co�tum...
Ben de onun yarı Macar, yarı Avusturyalı olduğuna sevindiğimi söyledim. Çünkü, Avusturyalı Paul Celan�ın ve Macar �air Miklo� Radnoti�nin ya�amımda ayrı yerleri vardır dedim. Onların acıklı ya�amlarından ve intiharlarından söz ettim. Hatta Radnoti�nin katledilmeden önce, toplama kampında karısına yazdığı ��Karıma Mektup�� �iirini karımla Türkçeye çevirdiğimizi söyledim.
Paul Celan�ın Auschwitz�de katledilen annesine yazdığı ��Espenbaum( Akçakavak) �� �iirinden dizeler okudum... Gözleri doldu. �a�ırdı kaldı... �Annem ya�asa da anlattıklarını duysaydı, seni evlat edinirdi� dedi. Meğer annesi Radnoti�nin ve Paul Celan�ın hem ku�akta�ı hem de hayranı bir dansçı-sinema oyuncusuymu�. Sorularımızı art arda sıraladık birbirimize...
�Annem çok ünlü dansçıydı, aynı zamanda ilm artistiydi, Margit Symo adı� dedi. Tuna�da Bir Gece ilmi ba�ta olmak üzere çok önemli ilmlerde oynamı�. Babası da 1916, Viyana doğumlu ünlü besteci ve orkestra �ei Willy Mattes�mi�. Hayret ettim. Ev kadını gibi, ekmekten, Türk dönerinden falan anlatıyordu. Kestim sözünü. �Ya siz? � dedim. �Ben sadece piyano çalar, �arkı söylerim� dedi. Güldü. �Macar annem gibi güzel Çarda� dansı bilmem! �
Traik yoğunla�ınca cep telefonumdan hemen internete girdim, baktım, annesi gerçekten çok ünlü. Kırklı yılların zarifliği içinde ı�ıl ı�ıl bir kadın. Birçok siyah beyaz ilmde oynamı�. Dans ederken

" NÂZIM HİKMET BENİM TANRILARIMDAN BİRİDİR " DEDİ.

43