✤
✤
Şubat 2017 | Sayı: 12
✤
OKUMAYA, YAZMAYA ZAMAN
AYIRABİLDİĞİM RENKLİ BİR UĞRAŞ BU
✤
Pestalozzi�lerin ömürlerini feda ederek geli�tirdiği çağda� eğitim sisteminden, �günaha girmemek� adına özellikle kız çocuklarını çekip aldılar. Eğitimsizliği, uyumsuzluğu kutsadılar. Onların yeti�tirdiği yeni ku�ak, ne yazık ki, aydınlanmanın merkezine değil, çöl karanlığına döndü yüzünü. Göçmenlerin büyük çoğunluğundaki bu gerici dönü�üm ve Alman toplumuna hızla yabancıla�ma, Almanlarda zaten ba�ından beri var olan, ama sivil derneklerin yıllar süren büyük çabalarla azaltmayı ba�ardığı, �Sen benden değilsin! � ikrini son yıllarda güçlü bir �ekilde yeniden hortlattı.
Yine konumuzdan koptum gibi. İçim dolmu� demek ki! Yine de en iyisi karamsar tablolardan uzak durup, edebiyatın dingin limanına sığınmak...
Ne diyordum, ba�ladığım yıllarda taksicilik gerçekten daha güzeldi. Göçmen taksicileri benimsemeleri her ne kadar zaman aldıysa da, Alman sürücülerin hepimizde saygınlık uyandıran bir görünümü vardı. Her durakta, siyah ton uyumlu giysileriyle arabalarının camlarını titizce temizlerken görürdüm onları. İ�leri bitince koltuklarına kibarca otururlar, direksiyona yasladıkları gazeteleri, kitapları büyük bir ciddiyetle saatlerce okurlardı. Acemi günlerimde, bilmediğim bir sokağın nerede olduğunu sormaya iner, ama rahatsız ederim kaygısıyla camlarını tıklatmaya bile çekinir, soramadan geri arabama döner haritaya bakardım. Alman meslekta�larımla sohbet etme a�amasına gelmem hayli zaman aldı. O eski sürücülerden ilerlemi� ya�larına rağmen bugün bile mesleğini sürdürenler var. Onları gümü� saçlarıyla, kalın gözlükleriyle hâlâ direksiyona yasladıkları kitaplarını derin derin okurken görüyorum...
Ben de Almanya�ya aslında Türkiye�de aldığım diplomamı tanıtmak, ziraat mühendisliği alanında doktora yapmak ereğiyle gelmi�tim. Fakat olmadı. Frankfurt gibi ate� pahası bir kente dü�tüm.
Yalnızdım. Burs olanakları o yıllarda çok kısıtlıydı. Biraz para kazanayım, ilerki yıllarda diplomamı tanıtır, doktoramı yaparım, diyerek deği�ik i�lerde çalı�maya ba�ladım. Ardından taksi ehliyeti yapıp bu i�e geçtim. Taksicilik mesleği benim hem kurtarıcım, hem de akademik ya�am hayalimin mezarı oldu. Bunu pi�manlık duyduğum için söylemiyorum. Birçok olumsuzluğuna rağmen okumaya, yazmaya zaman ayırabildiğim renkli bir uğra� taksi sürücülüğü. Geçen yirmi be� yılım-iyilerin ağırlıkta olduğu- ilginç anılarla dolu. Çölle�mesine, sıradanla�masına asla fırsat vermediğim, her ânına anlam katmaya çalı�tığım bir ya�amım, her milletten beni anlayan güleç yüzlü dostlarım, meslekta�larım, bana omuz veren karım, kendi yolunu kendi kararlarıyla çizen üniversite öğrencisi bir oğlum var...
Nâzım Hikmet�imizin dediği gibi: ��Mutluyum insan olmaktan... ��
KİTABIMIN ÖYKÜSÜ
Kaynak Yayınlarınca, 2 yıl önce İstanbul�da yayımlanan kitabıma gelince...
Macaristan�dan Frankfurt�a i� için gelen ak saçlı, �irket yöneticisi bir bayan mü�terimle, Macar �air Atilla Jozsef�in çok sevdiğim �iirlerinden biri olan �Anne� �iirinin yol verdiği bir dostluğumuz ba�ladı. �iir ve edebiyat sohbetiyle açılan bu dostluk, 2005 yılında beni ailemle Budape�te�ye götürdü. Budape�te�de dostumuzun konuğu olduk. Ardından deği�ik Macar kentlerini gezdik. Güzel anılar edindik. Bu ziyarette, Nâzım Hikmetimizin izlerinden de yürüdük. �air Attila�nın genç ya�ta intihar ettiği tren istasyonunda gözya�larıyla dola�tık. Kitaplı asker lakaplı büyük ozanları �andor Petöi�nin doğduğu köyde( Ki�körö�) onun �iirlerini �arabımıza meze yaptık. Bu ve benzer dostlukların ya�amıma ağan izdü�ümlerini, adını Nâzım Hikmet�in Macaristan�da yazdığı ünlü bir �iirinden alan �Kavanozdaki Yürek� adlı
40