✤
✤
✤
ya�anır? Bir Türk olarak, Almanya�da bir Fransızla birlikte ya�arken birbirinden tamamen farklı üç kültürü harmalayıp, her kültürün kendisine güzel ya da pratik gelen tarafını alabilir insan. Ama burada gene bir kültürün içinden gelip, diğerlerini bilinçli olarak görme ve algılama hali var.
“ HİBRİT” KÜLTÜR İNSANLARI
Peki ya tam da bu üç farklı kültürün içinde yeti�en bireyler ne yapıyor? Çünkü onlar hibrit bir kültürün içinde yeti-
Bir yanda bireysellik bu kadar önem kazanırken, diğer yandan da evrenselle�me ve banalle�me de artıyor. Daha önce dünyanın sadece bir adasında yenen �su�i� artık tüm dünyada zevkle yenen, sıradan bir öğün haline gelip banalle�iyor. Kısacası daha özel olduğumuzu dü�ünüp daha da sıradanla�ıyoruz.
Tüm bu geli�meleri ya�arken birey kendini ifade etme çabasından hiçbir �ey kaybetmiyor. Sonuçta insan denen mahluk sosyal bir canlı, diğerleri tarafından anla-
INSAN KENDINI O DILDEN BU DILE ÇEVIRIP
DURUYOR.
✤
�iyor. Tek dil, tek memleket ya da tek milliyet gibi kavramların hiçbir anlamı kalmıyor. Hangi dil, hangi memleket? Hepsi de bu hibrit kültüre ait. Üç dil, üç memleket, üç milliyet de bu kültüre ait. Bu bireyin ya�adığı ise kendi kültürü … Bizim hibrit olarak adlandırdığımız bu kültür tek ve kendine özgü. Giderek bu tür yeti�en bireyler artıyor. Hiçbir kavram olduğu yerde kalmıyor, o ya da bu yöne ilerliyor. Bu tarz kendine özgü bilgi birikimleri bireysel kültürü daha da ön plana çıkarıyor. Biz de genel olarak bunu bireysel farklılıklar olarak isimlendiriyoruz.
�ılmak ise en büyük tutkusu. Bu çaba içersinde kendini o dilden bu dile çevirip duruyor.
HEM KENDİ HEM BAŞKASI
Kuratörlüğünü Özlem Çengel-Götzelt�in üstlendiği �Self-Translation� sergisi bu konuyu ele alıp yorumluyor. Sergide yer alan yedi sanatçı bu birbirinden hem farklı hem de aynı olma durumunu dile getiriyor. Kendini bir dilden ötekine çeviriyor,( tabii ki burada bahsedilen sadece konu�ulan dil değil, bireylerin kendilerini ifade ettikleri tüm araçlar) böylece her dil anlatana ve
20