AVRUPA KULTUR YILLIK 2016-2017 AVRUPA KULTUR YILLIK 2016-2017 | Page 275

Herkesin bildiğini yineliyorlar, denebilir. Çünkü Batı Avrupa ya da genelde AB, liderleri dahil, bir bütün olarak ve �göstere göstere� AKP deneyimine açık çek verdi. Bunun çok sonra biraz deği�tiğine, aynı giri�te ve aynı sayfada, dikkat çekiyorlar: �Ama ilk kez Gezi Parkı i�galiyle birlikte i�, bu bakı� açısının yer deği�tirmesine vardı. �
... SONRA ELEŞTİRİ
Yani Batı dünyası, İlker Ataç ve Michael Fanizadeh�e göre, Gezi�yi Arap Baharı�nı hatırlatan bir sinyal olarak değerlendirmi�ti. Gezi�deki protestolara uygulanan baskı sonrasında yıllarca AKP�yi selamlayan Batı, AKP politikalarını daha ele�tirel bir perspektiften izlemeye ba�ladı.
Merkezi soru �uydu: AKP reformcu yönelimini mi yitirdi, yoksa Türkiye�de otoriter devlet olma halinin yeni bir biçimi mi geli�ti?
Ataç ve Fanizadeh, seçtikleri yazarlarla, her iki görü�ü bir biçimde harmanlamı� oluyor. Mithat Sancar, Ru�en Çakır, Yüksel Ta�kın, Ece Temelkuran, Pınar Selek, Rober Kopta� ve İrfan Aktan imzalarının seçilmesi, bu kitabın Türkiye�deki geli�meleri sağlıklı bir mesafeden izlemeyi değil, her �eyi doğrudan vesayet rejimine bağlayan, daha doğrusu Türkiye�yi ba�ından itibaren bir anomali olarak gören yakla- �ımı tercih ettiğini gösteriyor. Sözü geçen davetlilere göre, 1923 projesi, tarih içindeki ilerlemeci rolüyle değil sadece baskıcı ve vesayetçi yüzüyle önemlidir.
Ku�kusuz bu yazarlarla da Türkiye bir biçimde anla�ılabilir, ama gerçekten irdelenebilir mi, yoksa Viyana�nın da bir parçası olduğu ideolojik formasyonlara eklemlenmeyi bilim sanan bir hezeyanın saptamaları mı sıralanır, onun yanıtı zor. En azından, Türkiye�nin cumhuriyetçi geçmi- �iyle arasındaki empati bağlarını tümüyle koparmı�, bunda da demokrasi diye masaya sürdüğü etnik ve dinsel gerekçelerle kendince haklı olan, fakat cumhuriyet rejiminde sadece yanlı� doğup yanlı� geli�mi� �ba�tan sona çarpık bir bünye�, bir tarihsel me�ruiyetsizlik görenlerin saptamaları elbette bir tercihtir.
BATI’ NIN SEÇİCİLİĞİ
Ataç ve Fanizadeh, Avrupa medyasının Türkiye tartı�malarında kendi seçiciliğini ve bununla bağlantılı olarak da kendi çıkar ve kanaatlerini öne çıkardığını belirtiyor. Türkiye�yi açımlayacak yazar ve konu�macıların seçilmesi de böyle bir talebe kar�ılık mı geliyor? Bu sorunun yanıtı kolay değildir.
Türkiye kamuoyunda önemli bir rol üstlenmi�, hatta o kamuoyunu yönlendirmi� yazarların bu toplantılara çağrılmasıyla Viyana�da kültürler arası bir mekân olu�turulduğuna dikkat çekiyor iki derlemeci ve ilgiyle kar�ılandıklarını hatırlatıyor.
Kilit adamların ve kadınların bulunması bir tercih ku�kusuz. Ama asıl mesele galiba �u: �AKP�nin 2002�den beri bir ba�arı modeli olarak� ara�tırılması ba�lı ba�ına bir tercih. Dolayısıyla örneğin Yüksel Ta�kın�ın AKP siyasetinin olu�um ve sınırlarını irdelerken bu partiyi çoğunlukçu bir otoriterlik olarak görmesi, Mithat Sancar�ın geli�meleri �güç siyaseti� ba�lığı altında tanımlayarak kısmen rahatlaması ve meseleyi dinsel ve etnik grupların statü ve kabulünde görmesi... Batı gerçekten de böyle görmek istiyor. Bir ba�ka örnek: Ru�en Çakır, AKP�nin nasıl kutupla�tırıcı bir parti olduğunu Gülen hareketiyle girdiği mücadeleden hareketle göstermeye çalı�ıyor. Bu kitabı olu�turan yazarların, belki hepsini değil, Türkiye�de �Yetmez ama evetçiler� etiketiyle damgalandığını, bunun ne anlama geldiğini öne çıkarma gereği duyulmuyor. Bu da bir yol elbette.
Kitapta özellikle Türkiye sanayisindeki geli�meleri irdeleyen Joachim Becker�in gerçekten verimli gözlemleri ve yararlı çözümlemeleri dikkat çekiyor. AKP ile bir sanayisizle�tirme sürecinin ba�ladığı tezlerini tartı�maya açan Becker, son derece yararlı bir ekonomik özet
45