FRANKFURT- Türkiye konusunda Alman kitap dünyasına neredeyse her gün yeni bir katkı yapılıyor. Sadece Almanca içinde yeti�mi� köklerinde Türkçe yatan yazarlar değil, Türkiye üzerine yazan Almanlar da var bu listenin içinde. Art arda yayımlanan bu kitaplar arasında bir yenisi de genç ku�ak ara�tırmacı ve biliminsanlarından Dr. İlker Ataç. �u sıralarda Viyana�da çalı�malarını sürdüren, ancak sosyalizasyonunu Almanya�da ya�ayan ve Alman üniversitelerinde yeti�en Ataç�ın, çalı�ma arkada�ı Michael Fanizadeh ile birlikte Viyana�daki Türkiye konulu toplantılarda sunulan bildirilerden derlediği yeni kitap �Türkei�, böyle bir çalı�ma.
Viyana merkezli Mandelbaum Yayınları arasında yer alan kitabın elbette tarafsız bir çalı�ma olması gerekmiyor ve zaten derleyicilerin de katılımcıların da böyle bir niyetinin olmadığı hemen anla�ılıyor. Kitabı derleyen iki yazarın bir tarafsızlık kisvesine ihtiyaç duymadığı sadece imzalara bakıldığında bile ortaya çıkıyor. Özellikle �Türk yazarlar�, belki Mustafa Sönmez hariç, hepsi, �Türkiye�nin bir anomali olduğu� konusunda, elbette bu ifadeyi hiç kullanmadan, görü� birliği içinde görünüyor. Bunun, tersinden, AKP yıllarını ve AKP Türkiyesi�ni olumlamak olduğunu söyleyenleri, haksızlık etmekle suçlayamayız. Ama bir �eyi kabul etmemiz gerekir: İnsanların, Türkiye için özel ve koruyucu bir duyarlılık göstermelerini beklemek de gerekmiyor.
ÖNCE BOL DESTEK...
FRANKFURT- Türkiye konusunda Alman kitap dünyasına neredeyse her gün yeni bir katkı yapılıyor. Sadece Almanca içinde yeti�mi� köklerinde Türkçe yatan yazarlar değil, Türkiye üzerine yazan Almanlar da var bu listenin içinde. Art arda yayımlanan bu kitaplar arasında bir yenisi de genç ku�ak ara�tırmacı ve biliminsanlarından Dr. İlker Ataç. �u sıralarda Viyana�da çalı�malarını sürdüren, ancak sosyalizasyonunu Almanya�da ya�ayan ve Alman üniversitelerinde yeti�en Ataç�ın, çalı�ma arkada�ı Michael Fanizadeh ile birlikte Viyana�daki Türkiye konulu toplantılarda sunulan bildirilerden derlediği yeni kitap �Türkei�, böyle bir çalı�ma.
Ataç�ın, Fanizadeh ile birlikte kaleme aldığı geni� sunu� yazısında zaten bazı ipuçları dikkat çekiyor. Almanca konu�ulan dünyanın ilgisinin Türkiye�deki �dönü�üm sürecine� odaklandığını hatırlatan yazarlar, �1999 aralık ayında AB adayı olan Türkiye�deki toplumsal geli�meler 2000�li yıllarda artan oranda olumlu değerlendirildi� görü�üne yer veriyorlar.
Tarihinin en ağır mali krizi sonrasında Türkiye�de 2001�den itibaren yapısal bir uyum programına geçi� yapıldığını hatırlatan Ataç ve Fanizadeh, �öyle yazıyor:
�İlk �oktan ve köklü sosyo-ekonomik sonuçlardan sonraki yıllarda yüksek büyüme hızları, artan doğrudan yatırımları ve Avrupa ülkeleriyle Türkiye�nin ekonomik olarak iç içe girmesini getirdi. Bu da medya haberlerinde genelde Türk ekonomisinin daha olumlu değerlendirilmesine yol açtı. Öte yandan AKP�nin reform yönelimi 2002�den itibaren olumlu bir biçimde algılandı. Özellikle azınlık haklarının güçlendirilmesine yönelik kalemler ve Türk devleti bünyesindeki �kemalist yerle�iklik� de denilen güçlü grupla�maların zayılaması, Batı�da kabul gördü. �( Türkei, s. 8)
44