8 Noir 9 | Page 21

Tobei, samuray olma hayaliyle ka- rısını terk eder ve savaşa dahil olur. Genjuro ise savaş sayesinde çöm- lek satışından kâr etmek için karısını ve çocuğunu terk eder. Geri döne- bilme şansı varken Genjuro, küçük bir sarayda bir geyşanın hizmetine girer. Herkesin kılıçtan geçtiği bir anda o, aşkla kendinden geçmek- tedir. Çok geçmeden yaşadığı şe- yin gerçekliği konusunda şüpheler, hayaller ve gölgelerle çarpışacak- tır. Filmin betimlediği bu savaş or- tamında bile bir umut var mıdır? En gizemli sahnede yönetmen san- ki bu soruya bir cevap verir. İki ai- lenin çömleklerini kayığa yükleyip göl yolculuğuna çıktıkları sekansta nehrin karanlığı ve sisler dikkatle- rini çeker. Kayığı yöneten ve şarkı- sını söyleyen ise bir kadındır. Gök- yüzüne biraz saklı ama çok yoğun bir aydınlık hakimdir. Küreği çeken kadın Ohama, şarkısı bittiğinde onlara doğru sürüklenen bir kayık fark eder. Boş gözüken kayıkta biri kıpırdar, hayalet zannettikleri yara- lı bir adam son nefesiyle konuşur. Onlara korsanların olduğunu, can- larının ve mallarının tehlikede oldu- ğunu söyledikten sonra ölür. Onlar da lanetli kayalıktan uzaklaşırlar. Bu sahne filmin havasını özetler: Ölüm bir hayalet üretir ve sesini bizlere fısıldar. Kendisine alışırız, buraya ait değilsin bile diyemeyiz. Artık, ölümün sesi canlıları dola- şır. Bu yanılgıdan sıyrılıp ölenlerin sesine kulak verdikçe kurtulabiliriz ölüm hayaletinden ve her zaman Biwa Gölü’nü kaplayan sislerden…