8 Noir 9 | Page 20

Mizoguchi’de kötülük şekilsiz, ken- dini gizleyen, katranımsı bir madde değildir. Aksine, o kendini ancak belli bir takım biçimlerle var edebi- lir. Geleneğin kuralları, doğası ge- reği kötü ve zorlayıcıdır. Bu kurallar belki görünmez ama insan kalbin- de, vücudunda ve zihninde kurşun etkileri yaratır. Örneğin 1951 yılın- da çekilen “Bayan Oyu” filminde, kocası seneler önce ölmüş olan bir kadının dramı anlatılır. Bir erkek ço- cuğu olduğu için Bayan Oyu’nun yeniden evlenmesi yasaktır. Buna rağmen, Oyu kız kardeşine talip olan adama ilk görüşte aşık olur ve adam da ilk olarak Oyu’yu gö- rür ve evlenmek istediği kişinin o olduğunu düşünür ama bu evlili- ğin gerçekleşmesi olanaksızdır. Bu yüzden Oyu, adama yakın olmak için kız kardeşinin evlenmesine yardımcı olur. Kız kardeşi onların aralarındaki aşkı fark eder, yine de Oyu’nun mutluluğu için evlenip her şeye göz yumar. Geleneğin açmazını yine bir kadın tek başına kapatmaya çalışacaktır ama bütün- cül yıpranışının önüne geçemez. 1953 yılında çekilen “Yağmur- dan Sonraki Soluk Ayın Öyküleri” sislerin, kimonoların, çömlek ya- pan kadınların ve savaş ortasın- daki imkansız hayallerin filmidir. Yazar Ueda Akinari’nin 1776’da yazdığı iki masaldan uyarlanmıştır. Film, Venedik Film Festivali’nde en iyi yabancı film seçilir. Hikaye bir iç savaş ortasında, bahar baş- langıcında, Kyotu’nun kuzeydoğu- sundaki Biwa gölü civarında geçer. Çömlek yapan köylüler üzerinden iç savaşın yıkıcılığı ve psikolojik etkileri gösterilir. Mizoguchi’nin bu filminde de her zamanki gibi kadınlar vardır, ölen ve saldırıya uğrayan… Bir de, klanların sava- şında arzularına yenik düşen ko- calarının kurbanı olan kadınlar...