8 Noir 9 | Page 19

Oğluna aile yadigârı merhamet tanrıçası“ Guan Yin” heykelini ve onun öğüdünü bırakarak köylülerin yakarışları arasında yola koyulur. Geride bıraktığı karısı ve çocukları güvenli bir yere ulaşmaya çalışırken hiçbir yerde konaklayamaz, çünkü hırsızlar ve haydutlar köyleri sarmıştır. İnsanlar zalim efendilerin yönettiği çalışma kamplarına kaçırılarak esir düşürülmektedir, kadınlar fuhuşa itilmektedir. Bu esir kamplarının zorbalıkları süresince kamp yöneticilerinin de Kyoto’ daki iktidar ile olan çıkar ilişkilerini de gözlemleriz. İki kardeş ise Şanso’ nun yönettiği büyük bir kampta köle olmuşlardır. Kamplarına Sado adasından gelen yeni bir kızdan, annelerinin Sado adasında fahişe olduğunu öğrenene kadar bu böyle sürer.
Mizoguchi, insan zulmünden doğaya özgü merhametlere ustaca geçişler yapar ve bazen ikisini birlikte sunar. Zalim Şanso filminde, işkenceye dönmüş hayat bir nehrin yumuşaklığında biter ve kavuşmanın yaşandığı bir anda tsunami insanları yok edebilir.
Kurosawa’ da şölen tadındaki sinematografi unsuru, Mizoguchi’ de daha doğaldır. Hayatın akışıyla uyum içindedir ve yer yer zenginleşir. Görsel ritim, açığa vurulan duygularla hızlanır ve manzara üzerinde yavaşlar. Bu, köleliğin, feodalitenin ve insan yapımı her türlü kötülüğün bir süreliğine kesildiği bir andır. Sonrasında ise geleneğin sebep olduğu duygu çatışmaları, itiraflar ve cinayetler yeniden ortaya çıkar.