8 Noir 9 | Page 14

İçimizdeki orkestra mükemmeli görünce, Mendelssohn’un oda müziğinden Mahler’in 8. Senfo- nisine geçer ve parmaklarımız titremeye başlar. Yağmur yağ- dığında ortaya çıkan sümüklü böceklere dönüşürüz, sadece mükemmeli düşleyebildiğimiz- de sanatı yakalayabiliriz ve ha- yatımızı kontrol edebiliriz. Bir meta filmdir yaşadığımız hayat, Stardust Memories gibi; film bi- ter ve salonda tek başımıza ol- duğumuzu fark ederiz. Yaşadık- larımız, bütün o gördüklerimiz ve dinlediklerimiz, hepsi sine- manın bir parçası olmuştur artık. ma ve edebiyatta bunun yolunu bize gösteren iki örnek var, biri Stardust Memories’de, sinema tarihinin en Proustyen sahnesi. Sandy yoğurt yerken odaya tat- lı bir yel esiyordur, yürüyüşten gelmişlerdir. Güzel bir bahar pazarıdır, yaz yakındır. Sandy, Dorrie’yi görür, arkada çocuklu- ğundan beri çok sevdiği bir Lou- is Armstrong kaydı çalıyordur. Bütün ayrıntılar birleşmiştir ve o an Sandy, hayatına anlam verecek ve ölüm anında ha- tırlayacağı o mükemmel anı yaşadığını anlar. Peki, gerçek- ten bu kadar önemli mi mad- lenimizi yemek? Hayatımıza Peki, bizim madlenimiz nerede? anlam vermeye çalışmak, bile- Bizim madlenimiz karşımıza çı- miyorum Altan bilemiyorum. kınca onun nerede ve ne olduğu- nu öğreneceğiz belki ama sine-