Çiçek Açmıs .
Filmlerin Gölgesinde
“I guess that’s how I feel about relationships. They’re
totally crazy, irrational, and absurd, but we keep going
through it because we need the eggs.”
Hayatta hala yumurtaları aradı-
ğımız için sinemayı bu kadar çok
seviyoruz sanırım. Yumurtalara ih-
tiyacımız olduğunu bize fark etti-
ren, bunu bazen ağlatarak bazen
de güldürerek yapan sinemayı;
yumurtaları bulmamızda bize yar-
dımcı olan sinemayı... Yumurtaları
bulalım ki güzel pazar sabahla-
rında o yumurtalardan omletler
yapıp yiyelim ve ılık bir sonbahar
pazarını mutlu ve aşk dolu bir şe-
kilde geçirelim, içimizdeki yumur-
talarla, fondaki güzel müziklerle...
“Longtemps, je me suis couché de bonne heure.”
Hayatta hala, akşamları erken ya-
tıp sabahları erken kalktığımız ve
televizyonda harika çizgi filmleri
izlediğimiz o eski sıcak hafta son-
larını aradığımız için edebiyatı
bu kadar çok seviyoruz sanırım.
Bütün günü pijamalarla geçir-
diğimiz,
küçük
dünyamızdaki
mutluluğumuzun tarif edileme-
yeceği o günler çok geride kal-
dı ve pijamalarımızın bizler için
önemi çok azaldı, belki yok oldu.
Yumurta arayışımızda pijamaları-
mızın gölgesinden kurtulamıyoruz,
bu yüzden de gölgeden güneşe
çıkamıyoruz ve aç kalıyoruz. Belki o
eski şaka ile ilgilidir bütün bunlar:
“I would never want to belong to any club that
would have someone like me for a member.”
Sanat, hayat, sinema, çocukluk,
ilişkiler, aşk, mükemmellik, aşkta
mükemmellik ve geçmiş... Sanat
korkunçtur, kendisinden daha kor-
kunç olan hayattan beslenir. Hayat
daha da korkunçtur, kendisinden
daha korkunç olan sinemadan bes-
lenir ve elimizden bir şey gelmez.
“ You can’t control life. It doesn’t wind up perfectly.
Only-only art you can control.”