8 Noir 9 | Page 13

Çiçek Açmıs . Filmlerin Gölgesinde “I guess that’s how I feel about relationships. They’re totally crazy, irrational, and absurd, but we keep going through it because we need the eggs.” Hayatta hala yumurtaları aradı- ğımız için sinemayı bu kadar çok seviyoruz sanırım. Yumurtalara ih- tiyacımız olduğunu bize fark etti- ren, bunu bazen ağlatarak bazen de güldürerek yapan sinemayı; yumurtaları bulmamızda bize yar- dımcı olan sinemayı... Yumurtaları bulalım ki güzel pazar sabahla- rında o yumurtalardan omletler yapıp yiyelim ve ılık bir sonbahar pazarını mutlu ve aşk dolu bir şe- kilde geçirelim, içimizdeki yumur- talarla, fondaki güzel müziklerle... “Longtemps, je me suis couché de bonne heure.” Hayatta hala, akşamları erken ya- tıp sabahları erken kalktığımız ve televizyonda harika çizgi filmleri izlediğimiz o eski sıcak hafta son- larını aradığımız için edebiyatı bu kadar çok seviyoruz sanırım. Bütün günü pijamalarla geçir- diğimiz, küçük dünyamızdaki mutluluğumuzun tarif edileme- yeceği o günler çok geride kal- dı ve pijamalarımızın bizler için önemi çok azaldı, belki yok oldu. Yumurta arayışımızda pijamaları- mızın gölgesinden kurtulamıyoruz, bu yüzden de gölgeden güneşe çıkamıyoruz ve aç kalıyoruz. Belki o eski şaka ile ilgilidir bütün bunlar: “I would never want to belong to any club that would have someone like me for a member.” Sanat, hayat, sinema, çocukluk, ilişkiler, aşk, mükemmellik, aşkta mükemmellik ve geçmiş... Sanat korkunçtur, kendisinden daha kor- kunç olan hayattan beslenir. Hayat daha da korkunçtur, kendisinden daha korkunç olan sinemadan bes- lenir ve elimizden bir şey gelmez. “ You can’t control life. It doesn’t wind up perfectly. Only-only art you can control.”