8 8 | Page 7

Yönetmenin / Operatörün belge- sel sinemada anlatıya etkisi kaçı- nılmazdır. Bir yönetmenin kame- rayla ilişkisi, belgeselde öznelliğin başladığı noktadır. Öznellik, ka- mera yerleştirmesi ve çerçevele- meyle başlar. Bir objenin veya bir anın hangi açıdan hangi ölçekle fotoğraflanacağı o objenin izle- yiciye hangi anlam ve duygu ile geçeceğiyle doğrudan ilişkilidir. Bu mit, ilk defa hareketli görüntü- nün kendi öz anlamı dışında ikinci bir anlam taşımasına örnek teşkil eder. Nanook of the North veya Life of an American Fireman gibi sinema- nın ilk döneminden filmler, kurma- cayla belgesel arasındaki limitlerin belirsizliğini kavramak için iyi ör- neklerdir. Bu filmlerde farklı tek- niklerle farklı sosyal bağlamlardaki gerçeklikler manipüle edilmiştir. Yönetmenin etkisi sinema he- nüz bir sanat dalı, yönetmen de henüz bir sanatçı, olarak kabul edilmeden önce dahi belirgindi. Lumière kardeşlerin meşhur filmi “Trenin Gara Girişi”, kameranın konumu dolayısıyla (trene tam kar- şıdan bakarız) beklenilmeyen bir etki yaratmıştır ve film, gösterimi sırasında izleyicilerin kaçıştığına dair kendi mitini dahi yaratmıştır. İlkinde görüntülerin her biri filme çekilirken çeşitli yönetmen di- rektifleri eyleme dahil olmuştur. Dolayısıyla, tamamıyla manipüle edilmiş bir gerçeklik sunulmuştur. İkincisinde ise itfaiyecilerin çalı- şırken kaydedildiği görüntüler; tamamen kurmaca olan dekor, oyuncu, ışık ve mizansen içeren görüntülerle ilkel bir paralel kurgu yöntemiyle bağlanmıştır. Her ikisi de etnografik/sosyolojik bir bakış gütmesine rağmen, yönetmenle- rinin yoğun etkisiyle nostaljik an- cak bozulmuş ve yönlendirilmiş bir gerçeğe benzerlik sunmuştur.