8 8 | Page 13

Hafızanın kayıp ve dışlanmış imaj- larını görünür kılmak, Campil- lo’nun bizzat seksenlerden beri sahip olduğu bir tutku aslında. Yönetmene göre, salgının dünya- da yarattığı çalkantılar ve özellikle LGBTI bireylerin etrafına örülen distopik duvarlar Godard’ın de- yimiyle “kendini yapmakta olan bir film” niteliği taşıyor. Act-Up Paris’in bünyesinde sinema eyle- me, eylemsel sinemaya dönüşü- yor. 120 battements par minute, AIDS’le mücadele eden insanla- rın yaşadıkları zorluklar ve tedavi sürecinin duygusal çöküntülerine odaklanmaktan çok daha derin, anlamını sinemanın ruhunda bulan bir karaktere sahip. Act Up’ın eylemleriyle dünyada yarattığı titreşimler, Campillo’nun ritmik kurgusuyla seyircide yankı buluyor. Filmin kalp atışlarına yap- tığı vurgu boşuna değil, sekansla- rın temposu bu bağlam aracılığıyla somutlaşıyor, seyirciyle bağ kuru- yor ve onu “eyleme” dahil ediyor. Act Up’ın haftalık toplantılarından biriyle açılan film didaktik üslubuy- la seyirciyi eyleme dahil ediyor ve onu ekibin bir parçasına, devlet adamlarının suratına sahte kan fır- latan bir militana çeviriyor anında. Bu kapalı alanlarda geçen yoğun tempolu sekanslar kurgunun ritmi- nin ana iskeletini oluştururken yö- netmenin de dahil olduğu bu kü- çük grubun maruz kaldığı boğucu atmosferi de somutlaştırıyor.