120 BpM
bir sinema tasikardisi
.
Yoğun otobiyografik niteliklere
sahip bir kurmaca film söz konusu
olduğunda eleştiri yaparken göz
önünde bulundurulması gereken
iç içe geçmiş birçok katman kar-
şımıza çıkar. Ancak bu katmanlar,
yani yönetmenin sinematik evre-
ni, bizzat deneyimlediği bir ger-
çeklik üzerine kuruludur. Bu kişisel
deneyimlerin biricikliği, anlatıya
yönelik eleştirel bir bakışı çoğu
zaman engeller ve filmin her ima-
jını içten içe haklı çıkarır. Travmalar
ve büyük acılar sinemanın önü-
ne geçer, imajların sorgulanması
sessizce engellenir. Bu bireysel
deneyimler kolektif bilincin yankı-
landığı bir projeksiyonla inşa edi-
lirse; yönetmenin, seyircinin ve
hatta eleştirmenin dahil olduğu
zengin bir anlam alanı ortaya çıkar.
Bu yıl Cannes Film Festivali’nden
Grand Prix’yle dönen Robin Cam-
pillo’nun üçüncü uzun metrajı,
120 battements par minute, ko-
lektif ve bireysel olan arasın-
da kurulan bu çok boyutlu iliş-
kilerden
beslenen
yapısıyla,
kendisini benzerlerinden çok fark-
lı bir noktada konumlandırıyor.
Film, yönetmenin, seksenli yıl-
larda ortaya çıkan AIDS salgınıy-
la mücadele için kurulan Act-Up
Paris içindeki deneyimlerinden
yola çıksa da, en nihayetinde,
bu dönemi yaşayan, seslerini du-
yurmaya çalışan ancak nefret
dolu bakışlarla dışlanan, göz ardı
edilen koca bir neslin ürünü.