8 8 | Page 10

Claude Lanzmann ise kurgunun varlığıyla, daha doğrusu yoklu- ğuyla, gerçekleri olabildiğince doğru bir şekilde yansıtmaya ça- lıştı. Çekimlerini 11 yılda bitirdiği, süresi 9 saati aşan Shoah filminde Hitler rejimine maruz kalanlarla, görgü tanıklarıyla ve rejimin uy- gulayıcılarıyla röportajlar yaptı. Röportajlar aracılığıyla toplumsal hafızaya katkı sağlamayı hedefledi. Shoah’da mümkün olduğunca kes- meden uzun çekimler kullanmayı çalıştı. Böylece, her kesmeyle biraz daha filme dahil olan manipüla- tif etkiden kaçınmayı hedefledi… Fotoğraflama ve kurgudan sonra belgeseli stilize eden bir üçün- cü etken ise sanat yönetimidir. Belgeselde sanat yönetimi, aynı kurmacadaki gibi, me- kan seçimi ve kostüm seçi- mi gibi unsurlarda ortaya çıkar. Bir sosyal bilim araştırmasında derinlemesine görüşme (röportaj) için seçilen alanın tarafsız ve nötr olması beklenir. Herhangi bir gö- rüşmenin ancak böylece bilimsel bir değer ifade edebileceği düşü- nülür. Böyle bir uygulamanın bir belgesel filmde görülmesi oldukça zordur. kendi bilimsel değerlerini estetik güdülerine feda etmiştir. Gimme Danger filminde Iggy Pop’un Kaliforniya evinde karşı- mıza çıkması tesadüf değildir. Ig- gy’nin o evi kariyerine dair muhte- melen hiçbir anı taşımamaktadır, bu yüzden tanıklığa katkı sağla- maz. Iggy ve yönetmen Jarmus- ch arasında tarafsız bir bölge de değildir, bu yüzden bilimselliğe de bir katkı sağlamaz. O röporta- jın o evde çekilmesinin tek sebebi gerçekten de “sanat yönetimi”dir. Iggy Pop nasıl seksenlerde siyah deri ceketini giyip David Letter- man Show’da kendisini “asi çocuk, çılgın adam” imajını pohpohlama uğruna stüdyonun yerlerine attıy- sa, 2010’larda evine kapanıp pija- maları içinde röportaj vermesi de “ben artık uslandım, dalgalandım da duruldum, şimdi de hikayemi an- latıyorum” imajını yaratmak içindir.