İNÜ Bülten 45.İNÜBÜLTEN | Page 37

olumsuzluğu bildiği için tahta geçtikten sonra Osmanlı’ nın özellikle İstanbul’ daki bütün kurumlarıyla çok yakın dostluk kurmayı ihmal etmemiş. Kışlalara kadar ziyaret etmiş bir hükümdar olarak görüyoruz. Pekala bunu neden böyle yapıyor; şahsiyeti bakımından önemli, çünkü onu milletin huzurunda farklı göstermek olumsuz göstermek isteyenler, Avrupa’ dan beslenen medyanın, basının o günkü Osmanlı üzerindeki etkilerine binaendir.’’ Abdülhamid’ in ne yapmak istediği ve ne kadarını yaptığı hakkında konuşan Prof. Dr. Rahmi Doğanay, şunları ekledi:“ Diplomasiyi en verimli şekilde kullanarak belki Osmanlı devletinin son yüzyılında olduğu gibi denge siyasetini uygulayarak meselenin içinden çıkabilmeyi veya devletini korumayı tabii ki devletini korurken kendi iktidarını da korumayı düşündü ya da düşünmüş olması birileri ya da bazılarınca eksi veya artı puan olarak neden değerlendirilir? Bir devleti idare eden bir devlet adamının görevini en iyi şekilde yapıyor olması ya da yapmaya çalışması görev değil midir? Abdülhamid özellikle de İslam dünyasını halife sıfatını arkasına alarak Batıya karşı ya da o dönemki rakiplerine karşı büyük devletlere karşı gücünü tazelemek istiyor ya da yeni bir enerji kaynağı oluşturmak istiyor. İslam dünyasını hiç olmadı kendi halifeliği altında toplayarak derli toplu muhafaza etmek istiyor ama bu demek değildir ki Abdülhamid bazılarının propaganda ettiği gibi Batı medeniyetinin bilgisini, teknolojisini
reddeden onları tamamen ülkeyi, toplumu kendisini yüzde yüz kapatmış tüm mesaisini İslam dünyasına ayırmış bir padişah değildir. Bu açıdan yaklaşımı Batı medeniyetini de kabul eden Batı’ nın ilmini teknolojisini uzmanlığını da kabul eden ülkesini o yolda geliştirmeye çalışıp ıslahatları yapmaya çalışan ülkesinin, milletinin ve devletinin geleceğini de orada gören bir padişahtır. Abdülhamid, İslamcı olduğu kadar Batıcıdır. Eğer öyle olmasaydı tıbbiye mülkiye ve harbiye gibi okulları kurup üniversite haline getirip oralara Alman, Avusturyalı hocaları getirip orada gençlerin ya da yeni neslin eğitimli, aydın, ilim ve teknolojiye yatkın uzman insanlar olarak yetişmesini sağlamak istemezdi.” Abdülhamid’ in Almanya’ dan getirttiği fotoğraf sanatçılarıyla Osmanlı’ nın bütün fotoğraflarını çektirerek başbakanlık arşivlerinde Abdülhamid fotoğraf koleksiyonunun mevcut olduğunu belirten Öztürk, sözlerini şöyle sonlandırdı:“ 19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başları sanayi inkılabı 100 yıl önce idrak edilmiş, yepyeni bir enerji kaynağı ekonomik ve siyasi hayata girmiş, buhar enerjisi demir yollarına, fabrikalara uyarlanmış. Birim zamanda alınan mal ve hizmet artmış. Aşılamayan dağlar delinmiş, aşılmış. Uzun mesafeler daha kısa zamanlarda alınır olmuş. Atlas Okyanusu ve Büyük Okyanus komşu yol haline gelmiş sömürgecilik alabildiğince artmış, o derece gelişmiş ki yeryüzünde Osmanlı devleti dışında sömürgeleşmeyen yer yoktur.” Haber: Onur COŞKUN- Merve İNAN
İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ HABER BÜLTENİ
34