İNÜ Bülten 45.İNÜBÜLTEN | Page 36

İnönü Üniversitesinde Abdülhamid’i Anma Paneli İnönü Üniversitesi Turgut Özal Kongre ve Kültür Merkezinde Türk Dünyası ve Akraba Topluluğu tarafından “Vefatının 100. Yılında Abdülhamid’i Anma Paneli” düzenlendi. F en Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yaşar Kaya, Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Murat Öztürk, İl Kültür Müdürü Levent İskenderoğlu ve konuşmacı olarak Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Salim Cöhce, Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Karagöz, Fırat Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Rahmi Doğanay, Prof. Dr. Mustafa Öztürk ile öğrenciler katıldı. Panelde açılış konuşmasını yapan Moderatör Prof. Dr. Salim Cöhce şöyle konuştu: ‘‘Sultan Abdülhamid bugün üzerinde en çok konuşulan, en çok istismar edilen Osmanlı sultanlarından birisidir. Kimisi göklere çıkarır kimisi yerlere batırarak ‘kızıl sultan’ der. Bu şekilde belirsiz bir Abdülhamit portresine sahibiz. Bugün bu panelde bu tarihi kişiliği yerli yerine oturtacağız. Tarihçiler hiç kimseyi kutsallaştırmamalıdır, putlaştırmamalıdır. Buna başkalarıyla birlikte Abdülhamit de dâhildir. Abdülhamit’i öveceğim diye Cumhuriyet’i yermek Cumhuriyet’i alternatifi göstermek veya Atatürk’ü öveceğim diye Abdülhamid’e sövmek doğru değildir.’’ dedi. 33 İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ HABER BÜLTENİ Panelin devamında Prof. Dr. Mehmet Karagöz ise “Abdülhamid şehzadeler içinde tahta çıkma ihtimali en uzak olan şehzadedir. Bu konuda dolayısıyla bir hazırlığı söz konusu değildir. Sultan Abdülhamid şehzadeliği sırasında zekâsı ve kabiliyetiyle sultan Abdülaziz’in ilgi ve alakasına mazhar olmuş ve Abdülaziz’in yurt dışı seyahatlerinde fiilen yanında bulunmuştur. Bu da Abdülhamid’in ileride kısmet olacağı saltanatına hazırlıklı olmak dünyayı görmek dünyayı görgü ve bilgiyle öğrenmek yakından tanımak anlamında faydasına olacak tecrübelerdir.” dedi. Abdülhamid Han’ın tahta geçirildikten hemen sonrasında meclisin açılması sürecinin başladığını dile getiren Karagöz, sözlerine şöyle devam etti: “Birinci Osmanlı Mebusan Meclisi açılmış tabiri caiz ise tam bir hengâme muhiti çünkü meclis üyelerinin meclisin anlamı ve adabından öte kendileri ya da kendilerini destekleyenlerinin güç kuvvetle birbirlerine meydan okudukları bir yer haline gelmiş. İstekler talepler arka arkaya sanki Devlet-i Aliye’nin meseleleri ya da onların çözüm yollarına çare bulunacak yer olmaktan çok azınlıkların yüksek sesle bağırdıkları bir meydana dönüşmüş. Bunların hepsi mühim vakalar olarak kayda geçiyor. Abdülhamid neticede birçok