D OĞ , ey!
-b üşra ayar-
e
-Üstadıma rahmet olsun…
Gecenin gündüze henüz yaklaşmamış vakitlerinden birinde aramaya başlarsınız el yordamıyla...
Neyi? Elbet, kaybolmuş bir şeyi... Günün doğmasını beklemek uzun iş, ışığı açmak için cesaret gerek ikisi
de zor gelir. El yordamı... En iyi çare. Bulamazsanız bile aradım dersiniz. Aradım kaybettiğim ne’m varsa.
Kayboldum demezsiniz. Heyhat! İnsan böyledir.
Gökyüzü ile yeryüzünün ortasında belki bir denizdesinizdir, ufka doğru bakarsınız. Az kalmıştır
bir şeye fakat bazı şeylere çok kalmıştır. Mânâ gerek buraya, yalnız bizim anlayacağımız ama sizin de hak
vereceğiniz türden bir mânâ... “Kıza bak be ne yazmış!” dedirtecek türden... Fakat çarpıp düşürdüğüm,
vurup kırdığım kelimeler mânâyı bulmama pek yardım etmeyecek.
Güneşin doğmasına yine epey zaman olacak, biraz üşüyeceğim, sonra içimi ısıtacak şeyler dü-
şüneceğim. Yorulacağım, ampulü bulana sinirleneceğim, gelişip de bizi yan yanayken ayrı düşüren her
şeye sinirleneceğim. Güneşin doğmasına hâlâ epey zaman olacak.
Yumağı karmakarışık aklımın iplerini çözmekten vazgeçeceğim. Doğmak gibi ölmenin de ne de-
mek olduğunu hatıra getireceğim. Bilseniz, hatıra başka neler getireceğim. Misal; bir şiirin sonunda
yer alan iki dize geliverecek tevafuk eseri, kalbi pek güzel bir ağabeyim vesilesiyle gözlerimin önüne…
Bahis, ‘yıldızlı bir gece’de yer alacak ve yüreğime sarılacak:
Şebnem gibi doğ ve öl,
Yıldızlı bir gecede!..
Mayıs; doğum ve ölümün, toprak ve yağmurun, fikir ve imânın, ruh ve mânânın, daha neler ve
nelerin bir havzada toplanıp insanın yüreğine sirayet eden ay…
Şebnem gibi doğ ve öl,
Yıldızlı bir gecede!..
Şebnem gibi doğmak ve ölmek, yıldızlı bir gecede… Fikir yağmurlarında ıslanmak, imânı gürleş-
tirmek, ruhu anlar ve mânâya kavuşur gibi olmak!..
Doğ, ey!
Bir kere öl,
ve sonra
daima yaşamak için
doğ, ey!
2
www.internetdergisi.net