ÇEMBERİMDE GÜL OYA 1 | Page 26

Yöresel Hikayeler ve Efsaneler
Yörük Ali Efe Türküsünün Hikayesi:
Yörük Ali( 1896-1953) İstiklal Savaşımızın başlarında birçok yararlıklarıyla meşhur olmuş efelerdendir. Nazilli köylülerindendir. Ailesi( Saı Tekeli) adlı bir Türk aşireti olup Ayvazoğlulları lakabıyla anılır. Üç sene çetecilik ettikten sonra Hükümete katılmıştır. Yunanlıların İzmir ' i ve Aydın ' ı işgal etmesi üzerine, Çine ' nin Yağcılar köyünde tekrar küçük bir çete kurmuştur. 15 Haziran 1920 ' de Menderes Nehri ' ni 50 arkadaşıyla sallarla geçerek Malkoç tren köprüsünü muhafaza eden Yunan kara kolunu imha etmiş ve silahlarını almıştır. Bu hareket, Aydın ve havalisinde Milli Mücadelenin başlangıcı olmuştur. Yörük Ali Efe ' nin kuvvetleri sonradan bir alaya yükselerek Milli Aydın Alayı adını almıştır ki, Aydın ve köşk cephesinde bir buçuk sene kadar vuruşan ve Aydın ' ın içindeki savaşta çok faydası görülen bu alayın adı 57. Tümende 37. Yörük Ali Efe Alayı ismi ile hala anılır. Efe ' ye istiklal madalyası ve milis albaylığı rütbesi verilmiştir. Milli Mücadele den sonra çiftçilik ve ticaretle meşgul olan Efe, 6 ' sı erkek olmak üzere 9 evlat yetiştirmiştir. 1953 ' te vefat etmiştir.
Kızlarhisarı
“ Alabanda kralının çok güzel bir kızı vardır. Herkesin gözü bu güzel kızdadır. Alabandalı iki sanatçı kıza talip olurlar ve kraldan isterler. Kral birisine kente su getirmesini, ötekine de senato binasını yapmasını söyler. Ancak ikisinin de aynı anda işe başlamalarını, üstlendikleri işleri önce kim bitirirse kızı ona vereceğini bidirir. İki sanatçı büyük aşkları uğrunaher güçlüğe göğüs gererek heyecanla işlerine başlarlar. Suyu getirecek olan o kadar hızlı çalışır ki, işinin bitimine ramak kaladaha ötekinin ki yarıyı bulmamıştır. Normal koşullarda kızı alamayacağını anlayan ikincisi kendien göre plan uydurur. Büyük para ver mücevherat vererek aracılar bulur. Aracı büyük bir yalan düzer. Doğruca suyu getirecek olana gider. Seneto binasının çoktan bittiğini, dolayısıyla kızın mimara verildiğini söyler. Suyu getirecek olan, büyük şaşkınlık içinde bir an duraklar. Dolu dolu olan gözlerinden sızan yaşlar, yanaklarından aşağıya, titrek dudaklarına iniverir. bir an nerede olduğunu ne yaptığını bilemeyecek hale gelir. Sonra kalkar doğrulur. Etrafına, bir şey ararcasına bakınır. Sonra yerde yatan balyozunu alır, havaya fırlatır. Balyoz daha havada iken altına dikilir. Hızla inmekte olan balyoz adamı paramparça eder. Bir başka söylentiye göre de adam kendi yaptığı İncekemer’ den aşağıya atlayarak intihar eder. Böylece rakipsiz kalan mimar kızı alır. O günden beri senato binasına Kızlarhisarı denilmektedir.”
Medusa Efsanesi
Dünyanın, Tanrılar tarafından yönetildiği çağlarda, güzelliği dillere destan, bütün tanrıları kendisine aşık eden Medusa adında bir kız yaşarmış. Yeryüzünde bütün kadınlar bu güzelliği yüzünden Medusa ' yı kıskanırmış. Medusa, kendisini Tanrılara adamış ve iki kız kardeşi ile birlikte baş Tanrı Zeus ' un en sevdiği kızı Athena ' ya ait bir tapınakta yaşarmış. Phorkus ve Keto ' nun kızları olan bu üç kız kardeşten diğer ikisi ölümsüzmüş. Kendi tapınağında yaşayan bu güzel kızı gören Athena da kızın güzelliğinden etkilenmiş ama kendisini daha güzel ve zeki bulduğu için de pek fazla önemsememiş. Athena, Zeus ' un kardeşi olan denizlerin efendisi büyük Poseidon ile evliymiş. Güçlü ve ölümsüz Tanrı Poseidon da karısı Athena ' nın tapınağında yaşayan bu güzeller güzeli kıza aşık olmuş ama Tanrılar katında bir ölümlüye aşık olduğu için küçümsenmekten korktuğu için aşkını gizlemiş. Bir gün Athena, Poseidon ' un Medusa ' ya karşı ilgisini öğrenmiş. Poseidon bunu şiddetle reddetmiş ve Tanrıça Athena ' ya da yeryüzü ve gökyüzünde ondan daha güzel ve alımlı hiçbir canlının olmadığı üzerine yeminler etmiş. Athena da Poseidon ' un bu söylediklerine inanarak olayı çok fazla büyütmemiş. Ancak yine de bir türlü çıkaramamış aklından Medusa ' yı.
Poseidon, tutkusuna yenik düşmüş ve bir gün gizlice girdiği sevgilisi Athena ' nın tapınağında, güzeller güzeli Medusa ' ya zorla sahip olmuş. Medusa harap bir halde tapınakta kalmaya devam etmiş. Athena bu olayı duyunca kendisini aşağılanmış hissetmiş. O kadar kızmış ki Medusa ' yı çok acı bir şekilde cezalandırmaya karar vermiş. " Onlara da önce büyük acılar çektirmeliyim. Tıpkı benim çektiğim gibi." Demiş. Medusa ve kız kardeşlerini birer ifrite çevirmiş. Dünyalar güzeli Medusa ve kız kardeşlerinin artık yüzleri o kadar çirkinmiş ki kimse bakmaya tahammül edemiyormuş. Medusa ' nın o güzelim saçlarının her bir teli yılana dönüşmüş. Bununla yetinmeyen Athena, Medusa ' ya bakmaya çalışan herkesin taşa dönüşmesini neden olmuş. Medusa ' yı öldürmek için Argos Kralı Akrisios ' un kızı Danae ' nin, Zeus ' tan olma oğlu Perseus ' la yani üvey kardeşiyle işbirliği yaparak Medusa ' nın kafasını kesmeye karar vermiş. Perseus üvey kız kardeşinin bu isteğini hemen yerine getirerek keskin kılıcıyla zavallı Medusa ' nın yılan saçlı kafasını bedeninden ayırmış.
Ancak Athena ' nın bilmediği bir şey varmış. Medusa, Poseidon ' un kendisine zorla sahip olduğu gece Poseidon’ dan hamile kalmış. Medusa öldüğü anda Poseidon ' un Medusa ' nın rahmine bıraktığı çocukları Pegasus ve Chrsyar, Medusa ' nın cansız bedeninden dışarı çıkıvermişler. Athena, denizler tanrısı Poseidon ' dan olma bu iki kardeşi kendisine köle yapmaya karar vermiş. Kardeşlerden Chrsyar ' ın iyi bir savaşçı olacağını düşünen Athena onu kendisine, kanatlı beyaz bir at olarak doğan