KISSADAN HİSSELER
Baltayı Bilemek
Bir ormanda iki kişi ağaç kesiyormuş. Birinci
adam sabahları erkenden kalkıyor, ağaç kesmeye
başlıyormuş, bir ağaç devrilirken hemen diğerine
geçiyormuş. Gün boyu ne dinleniyor ne öğle yemeği için
kendine vakit ayırıyormuş. Akşamları da arkadaşından bir
kaç saat sonra ağaç kesmeyi bırakıyormuş.
İkinci adam ise arada bir dinleniyor ve hava
kararmaya başladığında eve dönüyormuş. Bir hafta
boyunca bu tempoda çalıştıktan sonra ne kadar ağaç
kestiklerini saymaya başlamışlar.
Sonuç: İkinci adam çok daha fazla ağaç kesmiş. Birinci adam öfkelenmiş: "Bu nasıl olabilir? Ben
daha çok çalıştım. Senden daha erken işe başladım, senden daha geç bitirdim. Ama sen daha fazla ağaç
kestin. Bu işin sırrı ne?"
İkinci adam yüzünde tebessümle yanıt vermiş: "Ortada bir sır yok. Sen durmaksızın çalışırken, ben
arada bir dinlenip baltamı biliyordum. Keskin baltayla, daha az çabayla daha çok ağaç kesilir.
"Kendimizi geliştirmek, baltamızı bilemektir. Kendimize zaman ayırıp, yaşamımızı objektif bir bakışla
gözden geçirmektir. Zayıf bulduğumuz yanlarımızı geliştirmek için çaba göstermektir. Bu, zihnimizin,
ruhumuzun, karakterimizin güçlenmesi için olmazsa olmaz bir koşuldur.
Delhi'deki ünlü tapınakta Sokrat’ın şu sözü yer alır: "İnsan Kendini Tanı." Kendini tanımak, şu anda
olduğumuz noktayla olmak istediğimiz nokta arasındaki yoldur. Kendini tanımak, kendimizi nasıl
gördüğümüz ile başkalarının bizi nasıl gördüğü arasında fark olmaması anlamına gelir. Bireysel ve iş
yaşamımızda başarılı, mutlu ve doyumlu olmak istiyorsak, baltamızı bilemek için kendimize zaman
ayırmalıyız.
Azim
Japon çocuğun tek hayali çok ünlü bir karateci olmaktı. Fakat
ailesi buna izin vermezdi. Bir gün talihsiz bir kaza sonucu çocuk sol
kolunu kaybetti. Ailesi çocuğun moralinin çok kötü olduğunu
görünce ona bir karate hocası tuttu. Hoca ilk dersinde çocuğa
karsısındakini sağ koluyla tutup üstünden savurmayı gösterdi. Hatta
ikinci, üçüncü ve sonraki bütün derslerde hep aynı hareketi
yapıyorlardı.
Çocuk bir gün hocasına "hocam ben çok sıkıldım, artık başka
hareketlere geçsek" dedi. Hoca ise bunu kabul etmeyerek dünyada bu
işi en hızlı yapan kişi olmadıkça bitirmeyeceğini söyledi. Çocuk o
kadar hızlanmıştı ki, hocasını bile göz açıp kapayıncaya kadar yerden
yere vuruyordu. Bir gün hoca elinde bir kağıtla geldi kağıtta çocuğun gençler karate şampiyonasına
katılabileceği yazıyordu. Çocuk çok şaşırdı. Ertesi gün salonda ilk rakibinin karşısına çıkacakken
heyecanla hocasına sordu, "hocam bu iş nasıl olur? Ben sadece tek hareket biliyorum kesin kaybederim".
Hocası ise "sen sadece hareketi yap" cevabını verdi.Çocuk ringe çıktı ve hareketiyle rakibini eledi. Hatta
tek hareketle finale kadar çıktı. Finalde karşısında kendisinin iki katı birisi vardı. Önce çok korktu ama
gene bildiği hareketi yaparak son rakibini de yendi ve şampiyon oldu.
Sevinçle hocasının yanına koştu ve sordu "hocam nasıl olur, anlamıyorum, sadece bir hareket biliyorum,
tek kolluyum ve şampiyon oldum".
Hocası çocuğa baktı ve dedi ki, "senin yaptığın hareket karatedeki en zor hareketlerden biridir.
Ve bir tek savunması vardır o da, rakibin sol kolunu tutmak".
(Alıntıdır)
63