Yıldız İşletme Kulübü Profil Dergisi 2015 | Page 68

Profil 2015 Gezi Yazısı derse girip çıkarken, etkinlik alanına giderken veya gezerken buna siz de çok dikkat etmeye başlıyorsunuz. En beğendiğim yer ise şüphesiz Londra olmuştur. Bilinen en önemli turistik mekanları: Big Ben Saat Kulesi (Big Ben aslında saat kulesinin çanının ismidir), Parlamento Binası (The Houses of Parliament), Kule Köprüsü (Tower Bridge), Londra Kulesi (Tower of London), Buckingham Sarayı (Buckingham Palace), Trafalgar Meydanı (Trafalgar Square), Londra Gözü (London Eye), Downing Sokağı (Downing Street) ve şehri ikiye ayıran Thames Nehri. Tabii şehri görevli eşliğinde gezdikten sonra ise gezinin en güzel anlarından biri de size verdikleri boş vakit. O iki veya üç saatlik zaman dilimde şehri çok daha iyi tanıyorsunuz. Bir başka güzel şehir ise Brighton. Deniz kıyısında olması sebebi ile de İngiltere’nin güneyindeki en ünlü ve büyük sahil şehri olarak geçiyor. Bir doktorun “Brighton’ın denizinde yüzmek ve suyunu içmek sağlığınıza iyi gelir.” demesi üzerine 1750’lere kadar insanlar Londra’dan Brighton’a gelmiş. Sonradan bunun aslında önerilen bir durum olmadığı ortaya çıkmış. Brigh- ton, çok çeşitli kültürü ve gece hayatı ile de ünlüdür. Oraya gitmişken deniz kıyısındaki mini lunaparka uğramayı da ihmal etmeyin. Biraz da İngiltere’nin en köklü üniversitesine ev sahipliği yapan Oxford’dan bahsedeyim. Oxford’daki yapılar, Saxonların oraya gelişinden itibaren, İngiliz mimari dönemini kanıtlar niteliktedir ve Oxford Üniversitesi de en eski üniversiteleridir. Aynı zamanda dünyanın ilk üniversite müzesi olan Ashmolean Sanat ve Arkeoloji Müzesi de buradadır. Oxford, bol bol tarihi zenginlikleri görebileceğiniz, muhteşem yapılara sahip olmakla kalmayıp dünyanın dört bir yanından gelen öğrencilere de ev sahipliği yapan bir şehirdir. Blackwells Kitabevi’nde ise kitap satışları için ayrılan Avrupa’daki en büyük oda olan 930 m2’lik Norrington Odası bulunmaktadır. Mutlaka görün derim. Son olarak da Bath şehrinden kısaca bahsetmek istiyorum. İlk olarak Romalılar tarafından Aquae Sulis adında bir kaplıca olarak kurulan bu şehir, daha sonra banyo/kaplıca anlamına gelen Bath ismini almıştır. Mimari yönden büyük önem taşıyan bu şehir aynı zamanda UNESCO Dünya Mirasları listesinde bulunmaktadır. Bath; tiyatroları, müzeleri, diğer kültürel ve spor müsabaka yerleri sayesinde çok önemli bir turistik merkez haline gelmiştir. Tarihi mekan severler için unutulmaz bir deneyim olacaktır. Özellikle Roma Kaplıcaları Müzesi çok ünlüdür. İngiltere’de kaldığım bir ay boyunca gezdiğim yerlerden bende en çok iz bırakanları biraz da bilgi ağırlıklı olarak sizlere aktarmaya çalıştım. Bahsettiğim şehirler dışında görülecek çok yer var ancak hepsine yer veremeyeceğimden bir fırsat yaratıp bu güzel ülkeyi ziyaret etmenizi kuvvetle tavsiye ederim. İnsanlarından tutun da kent planlamasına, evlerin mimarisinden güzel sokakların değerli müzisyenlerine kadar her şey beni büyüledi diyebilirim. İngilizcemi geliştirmekle kalmadım, her milliyetten insanla anlaşabildiğiniz takdirde aranızda çok güzel bir dostluğun olabileceğini anladım. Aynı zamanda paramı nasıl kontrollü harcayacağımı da. Bu bir ayda kavga ettim, paramı çaldırdım, hatta kayboldum. Ama bunların hepsi kendi ayaklarımın üstünde durabilmeyi öğrenmemde birer basamak oldular. Başka bir ülkeyi gezmeyi, sadece kültürünü ve insanlarını tanımak olarak algılamayın; nasıl biri olduğunuzu ve neler yapabileceğinizi öğrenmek adına da muhteşem bir fırsat. Ülkenize döndüğünüzde ise içinizde başka bir insan bulacaksınız; olayları daha farklı bir pencereden görebilen, olgun ve özgüveni yüksek. Bu yüzden her zaman kendinize bir şeyler katmaktan geri kalmayın! 68