Yıldız İşletme Kulübü Profil Dergisi 2015 | Page 107
Profil 2015
Röportaj
Tuğba KAYA
[email protected]
Konser dönemlerinde ve turnelerde sürekli ekip ile
birlikte vakit geçiriyorsunuz, birbirinizi görüyorsunuz. Anlaşamadığınız ya da ters düştüğünüz noktalar oluyor mu?
Her zaman olur çünkü grupları götürmek gerçekten
ciddi, yoğun ve zor işlerdir. Tümüyle birlikte yaşamayı
ve birlikte bir şeyler ortaya çıkarmayı gerektiren kreatif süreçlerdir. Bu süreçlerde insanların fikirleri ayrışabilir çünkü işin içine geçmişler, birikimler ve zevkler
girer. Yapılan iş uzun vadeli olduğu için insanlar birbirlerini zaman içerisinde tanıyorlar. Eğer çok temel
anlaşmazlık konuları yoksa yönetilebilir bir ilişki tesis
edebiliyorsunuz. Bizim grupta ben baba gibiyim; kurucu olduğum için bana düşüyor grubu toparlamak.
Netice itibariyle bunca yıl götürdük, umarım bundan
sonra da götürürüz.
Yoğun konser dönemlerinde her gün farklı bir şehirde oluyorsunuz. Kalan kısıtlı vaktinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?
O durum herkese göre farklılık gösteriyor. Mesela ben
şehrin tarihi yerleri yoksa otelde kalmayı tercih ediyorum; tam tersi doğal güzellikleri olan bir yerse gezmeyi tercih ediyorum. Serkan (Özgen) ve Selçuk (Sami
Cingi) her şartta gezmeyi tercih ederler, çıkarlar yemek yerler. Özellikle Serkan, hayatını yemek üzerine
kurar; gittiği yerin yemeklerini mutlaka yer. O konuda
çok zevk sahibi bir insandır. Zaman bulursak da hepimiz gezeriz.
Şarkıların büyük bir kısmının söz yazarı sizsiniz.
Solist değişikliğiyle beraber, yazdığınız şarkıların
sözlerinde de solistin sesine uygunluk açısından
değişiklik oluyor mu?
Hayır, biz yazdığımız şarkılara uygun solist seçiyoruz;
soliste göre şarkı yazmıyoruz. Çünkü bütün şarkılarımız yüksek tenorda seslere göre yazılıyor. Bizim üç solistimiz de tenordu. Bir tek ikinci solistimiz Kenan’da
bariton tonlar da vardı, alt sesleri de kuvvetliydi onun.
Fakat Cemil çok yüksek bir tenordur. Keza şimdiki solistimiz Selçuk Sami Cingi de yüksek tenor.
Grubun son hali, enerjisi oldukça yüksek bir Yüksek Sadakat görüntüsü çiziyor. İnsanlardan da böyle tepkiler alıyor musunuz?
Kesinlikle. Tabii ki Selçuk Sami Cingi’nin burada çok
büyük payı var, görmezden gelmemek lazım. Kendisi
yüksek enerjili ve hareketli bir insan. Bu da sahneye
yansıyor. Zaten müziğimizde de o enerji var. Grubun
şu andaki hali, böyle bir Yüksek Sadakat.
Bazı müzik kanallarında şarkılarınızı akustik biçimde yorumluyorsunuz. Bu da insanların çok beğenisini kazanıyor. Peki, akustik albüm çıkarmayı
düşünüyor musunuz?
Onu yıllardır düşünüyoruz ama bir türlü yapamadık.
Ben akustik müziğe çok önem veriyorum ve yaparken
de çok keyif alıyorum. Yüksek Sadakat’e de çok yakışır
diye tahmin ediyorum. Zaten çaldığımızda da insanlar beğeniyor, sadece zaman meselesi. Şimdi bir albüm
daha mı yapalım yoksa bir akustik albüm yapıp ondan
sonra mı yeni albüm yapalım noktasındayız. Galiba
akustik albüm yapma fikri daha ağır basacak. Belki de
20-25 civarında şarkı barındıran bir albüm yapabiliriz.
Bu dönem konserleriniz yoğunlukla İzmir’de oldu.
Önümüzdeki süreçte ağırlığı nereye vermeyi düşünüyorsunuz?
Çoğunun İzmir’de olması tesadüf oldu sadece, bizim
ağırlık verdiğimiz bir durum değil. Nereden talep geliyorsa oraya gidiyoruz. Özellikle Doğu bölgesindeki
konserler çok daha az oluyor; belki mekan eksikliği,
belki kültüre yapılan yatırımdan dolayı. Bizim derdimiz o bölgelere daha fazla gidip o bölgelerde daha
fazla çalabilmek. Sonuç olarak biz her yerde çalıyoruz,
yeter ki bizi istesinler.
107