Yeni Vatan weekly Turkish Newspaper April 2017 Issue 1889 | Page 7
YENİ VATAN TURKISH NEWSPAPER
KONUK
YAZAR
Yılmaz
Özdil
Hayatımızın en kötü 23 Nisan’ı
Alman çocukları en az iki spor yapıyor.
Fransız çocukların daha çok kedisi var.
Amerikalı çocukların daha çok oyunca-
ğı var.
Moğol çocukların bilgisayar sayısı,
bizimkilerden fazla.
Bizim çocuklarımız internet kullanımın-
da Polonyalı, Çek, Macar çocuklarının
gerisinde.
Denizleri yok ama, yüzme bilmeyen
Avusturyalı çocuk yok.
Uçağa binmeyen Japon çocuğu olma-
dığı gibi.
Bizim çocukların memleketini am-
yenivatan.com.au
pul yönetiyor ama, elektronik eşya
kullanan Güney Koreli, Hollandalı, Sırp
çocuğu oranı daha fazla.
Portekizli çocukların okul tuvaletleri
bizimkilerden temiz.
Hırvat çocuklar, bizimkilerden daha
çok tiyatroya gidiyor.
Finlandiyalı çocuklar daha çok sinema-
ya gidiyor.
Bale seyretmeyen Rus çocuğu yok.
Bizim çocuklarımız Yunan çocukların-
dan daha az balık yiyebiliyor.
İspanyol, İngiliz, İtalyan ve Bulgar
çocukları daha çok süt içiyor.
Belçikalı, Arjantinli, Meksikalı, Paragu-
aylı çocuklar daha çok çikolata yiyor.
Güya soğuk ülkeler ama, İsveçli,
Norveçli, Danimarkalı çocuklar 10 misli
dondurma yiyor.
Avustralyalı, İsrailli, İzlandalı, Şilili ço-
cuklar daha fazla meyve tüketiyor.
Gabonlu, Ermenistanlı, Nikaragualı,
Çinli çocuklar, hatta savaş halindeki
Libyalı çocuklar bile bizim çocuklarımız-
dan fazla kırmızı et yiyebiliyor.
Litvanyalı, Kanadalı, Yeni Zelandalı,
Maltalı, Letonyalı çocukların daha çok
bisikleti var.
Bizim çocuk işçi sayımız, Avusturya’da-
ki öğrenci sayısından fazla.
Okula gidemeyen çocuklarımızın sayısı,
İsviçre’deki öğrenci sayısından fazla.
Afrika kabileleri dahil, dünyada bizim
çocuklarımızın yaşında evlendirilen
kalmadı.
Dünyada hiçbir milletin çocukları, bizim
çocuklarımız kadar cinsel tacize maruz
kalmıyor.
Dünyada bizim çocuklarımızın anneleri
kadar dayak yiyen yok.
Dünyada bizim çocuklarımızın babaları
kadar iş kazasında ölen yok.
İrlandalı, Tayvanlı, Meksikalı, İspanyol
çocukların yaşam kalitesi bizim çocuk-
lar ımızdan katbekat iyi.
Avrupa’nın en yoksul çocukları, bizim
çocuklarımız.
*
24 Nisan 2017
7
Freedom House raporuna göre,
dünyada özgürlükleri en çok gerileyen
çocuklar, bizim çocuklarımız.
*
Dünyada, egemenlikleri kazanıldığında
kendilerine bayram armağan edilen
tek çocuklar, bizim çocuklarımızken…
Dünyada, egemenlikleri ellerinden
alınıp, saraya armağan edilen tek
çocuklar, bizim çocuklarımız!
*
Yarın bir günlüğüne cumhurbaşkanı,
başbakan, tbmm başkanı filan yapa-
caklar çocuklarımızı.
Halbuki, büyüklerin bir günlüğüne
çocuk yapılması lazım.
*
Ki, hiç olmazsa hayatlarında bir gün
olsun hissedip, sorsunlar…
Bir ülke nasıl bu kadar kötü yönetile-
bilir?
Bir Daha 100.Yıl Olmayacak
Victoria Muharip Gaziler Derneği
Türk Şubesi Başkanlığı tarafından
her yıl düzenlenen Anzak günü
anma yemeği bu sene 23 Nisan ta-
rihinde düzenlendi. Ulusal Çocuk
bayramında düzenlenen yemeğe
çok sayıda yerli ve yabancı siyasi
katıldı.
Victoria Muharip Gaziler Derne-
ği Türk Şubesi Başkanı Ramazan
Altıntaş tarafından tertip edilen
geceye, Anzac 100. Yıl Komitesi
Başkanı ve Eski Victoria Başbaka-
nı Ted Baillieu, Başbakan Malcolm
Thurnbull’u temsilen Senatör Ja-
mes Paterson, Başkonsolos Meh-
met Küçüksakallı, Federal Muha-
lefet lideri adına Milletvekili Rob
Mitchell, Yerel Milletvekili Frank
McGuire ve Tim McCurdy, çok sa-
yıda toplum bireyi ve temsilcileri-
nin yanı sıra gecenin özel davetlisi
Türkiye’den Star gazetesi yazarı
Mustafa Kartoğlu oldu.
Gecenin açılış konuşmasını yapan
Dernek Başkanı Ramazan Altıntaş,
Çanakkale savaşlarının ardından
iki ülke vatandaşları Türkler ve
Avustralyalılar arasında oluşan
dostluğa dikkat çekti. Altıntaş,
‘dedelerimiz bizler arasında ki
bugünkü dostluk tohumlarını at-
tılar. Anzak günü hem bizler hem
de Avustralyalılar için önemli bir
gündür. Bizler bu günleri yaşatmak
istiyoruz ve genç nesillerimize ak-
tarmak ve tarihten dersler alarak
dostluğumuzu sürdürmek zorun-
dayız ’ dedi.
Anzak dostluk gecesine katılmak-
tan dolayı memnun olduğunu
söyleyen Federal Gazi İşleri Baka-
nı Michael Ronaldson, Türkler ve
Avustralyalılar geçmişte olanlar
yüzünden ders çıkartması lazım.
Bu dostluğun, arkadaşlığın ve saygı
duymanın devam etmesi lazım. Bu
dostluğu bütün toplumların görüp
örnek alması lazım dedi.
Konuşmaların Aborjin baba yerel
dans gösterisi sundu.
Melbourne’un en eski Türk resto-
ranı Alasya Restoranda düzenle-
nen yemek sıcak bir ortamda geçti.
Gece sonunda toplu fotoğraf çeki-
mi yapıldı.
ANZAC Askerinin Torunundan Barış Çağrısı
Çanakkale Savaşları'na
katılan asker Morgan
Thomas'ın torunu
Geoffrey Thomas,
dedesinin eşekle sahra
hastanesine yaralı
taşıdığı topraklardan
dünyaya barış
çağrısında bulundu.
Dedesinin savaştığı yerleri gezer-
ken çok duygulandığını kaydeden
Thomas, şöyle devam etti: "Dedem
bir asır önce buraya gelerek savaş-
mış, ayrıca sıhhiye ekibinde oldu-
ğu için çok can kurtarmış. Onun
kahramanlık yaptığı yerde bulun-
mak benim için gurur verici. De-
dem çok güçlü bir insandı. Savaş
ortamına alıştığından bacağında
şarapnel parçasıyla Avustralya'ya
gelmiş ve bir süre böyle yaşamış.
Şarapnelin olduğu yeri jiletle ke-
serek çıkarmış. Ağaç kovuğundan
parça çıkarır gibi çıkarmış. Sıra-
dan bir şey gibi kendi kendini te-
davi etmiş."
Çanakkale Savaşları’na Avustral-
ya’dan katılan sıhhiye ekibinde yer
alan asker Morgan Thomas'ın to-
runu Geoffrey Thomas, dedesinin
eşekle sahra hastanesine yaralı ta-
şıdığı topraklardan dünyaya barış
çağrısında bulundu.
Sydney kentinde doğan ve uzun
yıllar ABD'de kaldıktan sonra 7
senedir iş gereği Bursa'da bulunan
68 yaşındaki Geoffrey Thomas, eşi
Sherry ile geldiği tarihi Gelibolu
Yarımadası'nda duygusal anlar
yaşadı.
Tarihi yarımadada dedesinin sa-
vaştığı yerleri gezen, yabancı as-
"Burası çok barışçıl bir yer"
kerlerin mezarlarını ziyaret eden
Geoffrey Thomas ile eşi, bölgedeki
rehberlerden de savaş hakkında
bilgi edindi. Thomas, dedesi Mor-
gan Thomas'ın 1915 yılında Ça-
nakkale’ye gelerek savaştığını ve
gazi olduğunu söyledi.
Dedesinin sıhhiye ekibinde yer
aldığını ve yaralı askerleri eşekle
sahra hastanesine taşıdığını anla-
tan Thomas, "Ailemdeki herkesin
buraya gelme isteği var. Dedemin
yaşadıklarını babamdan ve de-
demden duydum. Burada yaralıları
taşımış. Onun izinden, onun sa-
vaştığı yerleri görmek için buraya
geldim." diye konuştu.
Savaşın çok acımasız olduğunu
dile getiren Thomas, ancak Çanak-
kale Savaşları'nda yardımlaşma ve
kahramanlık öykülerinin öne çık-
tığını vurguladı.
Dedesinin, kendisi 6 yaşındayken
Sydney’de hayatını kaybettiğini,
onunla ilgili anıları babasından da
dinlediğini anlatan Thomas, "De-
dem savaşta dişinde ağrı olduğu
için yaklaşık 22 kilometre yürü-
müş ancak savaşın verdiği ruh ha-
liyle tüm dişlerini çektirmiş. Çün-
kü o zaman tıbbi şartlar da elverişli
değilmiş." dedi.