Yelkensiz 1. Yıl Özel E-Dergi Yelkensiz | Page 9

yetişmesi gereken dosyalarıyla evin yolunu tutmuştu. Caddenin pavyondan bozma mağazalarından şık giyimli kadınlar dökülüyordu sokağa, ellerinde onun şuan üstündekilerin toplam fiyatından daha fazla edecek, tek bir elbise bulunan poşetleriyle. Bu, onu üzdü mü, sevindirdi mi bilemedi, tebessüm edip başını çevirdi. Kilisenin önünde akordeon çalan çocuk ilişti gözüne ve kendi çocukluğunu hatırlattı ona. Hatırlattı denmemeliydi buna, kendi çocukluğuyla kıyasladı onu. Hatta dünyanın tüm çocuklarıyla kıyasladı. En çok da, film kahramanlarıyla süslenmiş pahalı çantalı çocuklarla, bayramda aile büyüklerinden elli liralar alan çocuklarla, sıcak montlu, sıcak ayakkabılı çocuklarla, karnı tok, oyunlarında çocuklarla kıyasladı onu. Bu, düzen kurgusundaki eşitsizliği görmek için yeterliydi ve ne olursa olsun bir çocuk, çocuk olabilmeliydi burada önüne atılan bir lirayla mutlu olmak yerine. Yarılanan sigarası onu derin düşüncelerinden ayırıp somut dünyaya döndürmeye yetti. Rüzgar, içine çektiğinden çok daha fazlasını alıp götürüyordu şüphesiz. Tekrardan caddeyi izlemeye devam etti. Mutlu aile tabloları geçti önünden. Yan yana olup, yan yana olmayanlar geçti. Elinde purosu ile fötr şapkalı beyefendiler geçti, Kaf Dağı’nı aşmışçasına kibirleriyle. Parkalarının sol cebinde mecmualarıyla gençler geçti, gözlerinde ancak uzunca bakılırsa görülebilecek bir hırs ve inançla. Daha nice insanlar geçti bin bir suratlarıyla. Yalnızlar geçti, ayyaşlar geçti, hüzünler geçti, kahkahalar geçti. Son dumanı çekti ciğerlerine, hayatı çeker gibi ve sigara bitti. Vakit geçti. 7