derece olan ateşimden yaklaşık bir, bir buçuk ay önce her zamanki gibi güne
apartmanın çatısından kendimi boşluğa bırakarak başlamıştım ki orta katlarda
balkonun birinden bir el tutup sıfır olan hızımı kesti. Sonrası on gün kadar
güne çatıdan göğün beni fırlatmasıyla değil de apartmanın afili kapısından
ölçülebilir hızla çıkmaya başladım. Farklı bir duyguymuş onu anladım. Biraz
şeye benziyor su içmek gibi. Abartacak olursak eğer ağustos ortasının gün
ortasında terini alnından silerken bardak dolusu soğukçayın yarısını
fondiplemek ardından bir nefes Marlboro. Bu benzetmelere her sabah yenisini
ekleyerek hayata kuvvetle katıldığım sırada balkondan aşağıya tekrar atıldım.
Tırabzanlara tutundum ama kar etmedi. Ahmet arif olsa ejderha olsan kar
etmez derdi. Tak tak üçüncü göndermede geldi. Nasılım? İtiraf etmek
zorundayım artık, çünkü baya iyiyim.
Tırabzanlardan da elim kayınca gün boyu intihar eşliğinde gözün görüp
gönlün katlanamadıklarıyla dans ettim. Sabahtan akşama kadar nereye
tutunmaya çalışsam elim kayıyor ve düşüyorum, ilkokula başladığım gün fark
ettiğimden beri. Taa ki ateşim yükselip, kafatasımın içindeki temizlik şiddetli
ağrılara sebep olarak
pirüpak mesken kıvamına
vardırana dek. Bir senedir
eroin, 20 gündür sigara
kullanmayan insan gibiyim,
berrağım. Sahi berrak dedim
de Adriana ne yapıyordur
şimdi? İnstagramı falan var
mıydı bunun girip bakayım.
Gözümde tütüyor gözleri.
-Adriana’nın ve cümle
Latin güzellerinin gözlerine
baktıkça anlıyorum büyülü
gerçekliğin ismine ve
cismine ne kadar yaraşır
olduğunu. And olsun ki bu
güzeller yüzünden her
pazartesimiz kırmızıya
kesecektir.
16