Yelkensiz 1. Yıl Özel E-Dergi Yelkensiz | Page 18

derece olan ateşimden yaklaşık bir, bir buçuk ay önce her zamanki gibi güne apartmanın çatısından kendimi boşluğa bırakarak başlamıştım ki orta katlarda balkonun birinden bir el tutup sıfır olan hızımı kesti. Sonrası on gün kadar güne çatıdan göğün beni fırlatmasıyla değil de apartmanın afili kapısından ölçülebilir hızla çıkmaya başladım. Farklı bir duyguymuş onu anladım. Biraz şeye benziyor su içmek gibi. Abartacak olursak eğer ağustos ortasının gün ortasında terini alnından silerken bardak dolusu soğukçayın yarısını fondiplemek ardından bir nefes Marlboro. Bu benzetmelere her sabah yenisini ekleyerek hayata kuvvetle katıldığım sırada balkondan aşağıya tekrar atıldım. Tırabzanlara tutundum ama kar etmedi. Ahmet arif olsa ejderha olsan kar etmez derdi. Tak tak üçüncü göndermede geldi. Nasılım? İtiraf etmek zorundayım artık, çünkü baya iyiyim. Tırabzanlardan da elim kayınca gün boyu intihar eşliğinde gözün görüp gönlün katlanamadıklarıyla dans ettim. Sabahtan akşama kadar nereye tutunmaya çalışsam elim kayıyor ve düşüyorum, ilkokula başladığım gün fark ettiğimden beri. Taa ki ateşim yükselip, kafatasımın içindeki temizlik şiddetli ağrılara sebep olarak pirüpak mesken kıvamına vardırana dek. Bir senedir eroin, 20 gündür sigara kullanmayan insan gibiyim, berrağım. Sahi berrak dedim de Adriana ne yapıyordur şimdi? İnstagramı falan var mıydı bunun girip bakayım. Gözümde tütüyor gözleri. -Adriana’nın ve cümle Latin güzellerinin gözlerine baktıkça anlıyorum büyülü gerçekliğin ismine ve cismine ne kadar yaraşır olduğunu. And olsun ki bu güzeller yüzünden her pazartesimiz kırmızıya kesecektir. 16