Yazarkafa Dergi Mayıs-Haziran 2016 | Page 25

çok ayrı kalmıştım, neyse ki harika bir özet kitap buldum, bu ihtiyacımı da çözdüm. Aziz Nesin hayranıyım. Ne mutluyum ki annemle babam ben daha çocukken, çocuk kitaplarını okutarak başlatmışlar. Fakat lise döneminde“ Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz” ı okuduğumda anlamıştım esas dilinin ve kitap yazmaktaki sebeplerinin ne olduğunu. Eserlerinin tamamını halen okuyamadım. Sabahattin Ali’ yi pek severim, o zarif dili eşsizdir. Enver Aysever’ in bir kaç kitabını edindim en son. Bu aralar biraz onu okuyacağım. Nazım Hikmet çok değerlidir. Annem ve babam da çok severdi. Bütün eserlerini okumuşlardır. Onların sayesinde benim de hep elimin altında oldular. Nazım Hikmet Ran... Dünya’ ya baktığımızda; Tolstoy, döneme bakın, felsefeye bakın, anlattığı şeylere bakın, eşsiz. Marquez mesela; nasıl yaşamak, nasıl anlatmak aşkı... Aşk farkındalığı gibi:) Paulo Choello’ nun keyifli, akıcı dili. Bu sorulara bu şekilde cevap vermeye çalışmak çok zor. İnsan koca bir liste yapmak istiyor, sonra bir ucundan tutamaz halde kalıyor. Amin Maalouf, Irvın D. Yalom, Adam Fawer diye uzayıp giden koca bir liste...
Bir kitaptan ya da bir yazardan etkilendiğiniz bir / iki paragraf alıntı mutlaka vardır. Bizimle paylaşmak ister misiniz?
Felsefeci ve aynı zamanda değerli bir büyüğüm olan Hilmi Yılmazer’ in cümlelerini paylaşmak isterim.“ İşte tam orada bir tılsım var: Kaygılar, korkular, hesaplar, tereddütler, ihtimaller ve saire Aklımızı, fikrimizi, irademizi bozan psikolojik haller bunlar. Hüner bunlara takılmamakta herhalde. Gerçek büyüklük de orada”

25

Hayatım boyunca bir şeyler için endişelendim, hiçbir faydasını görmedim. Gülümsemek her şeyin ilacı.
Ülkemizde yaşanan ve ülke insanımızı kötü anlamda etkileyen olayları nasıl yorumlarsınız?
Çok üzgünüm, her gün yozlaştırılıyoruz. Bize özel bir durum değil, dünya karmakarışık. Her tarafta aynı şey. Yozlaşmamızı kolaylaştıracak modeller yaratıp yaratıp her yerde gözümüze sokuyorlar, normalleştiriyoruz. Tıpkı müzikte başımıza geldiği gibi. Dilimiz, kültürümüz bozuluyor. Boşu boşuna birbirimize düşüyoruz. Kavga etmeye de alışmaya başladık, buna da alışmak üzereyiz. Çıkalım bu kafalardan. Zaten dünya almış başını giderken genç insanları bir de kötü modelleri normalleştirerek yoğurmak çok tehlikeli, çok üzücü, çok yazık. O gençler de büyüyüp yeni nesiller yetiştirecekler. Kendi içine dönerken sıkışıp kalan bir helezon gibi. Bence önemli olan bunun karşısında durmak için ne yapabileceğimizi aramaya hevesli olmak. Eğer yeterince insan hakettiği değeri verebilir ve buna heveslenebilirse altından da kalkılır bence.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şeyler var mı?
Hayatım boyunca bir şeyler için endişelendim, hiçbir faydasını görmedim. Gülümsemek herşeyin ilacı. Teşekkürler...