VOIR GEZİ
mahfilindeki mermer ayaklarından birine kazınmış olan ters
lale ve hikayesi, Mimar Sinan'a olan takdir ve hayranlığımızı
daha da artırıyor. Selimiye Cami'nin 2011 yılında Unesco
tarafından Dünya Mirası listesine girmiş olması mutlu
ediyor hepimizi.
Arasta çarşısını da geziyor ve hediyelik eşyalar
alıyoruz yakınlarımıza.
Kasım ayının soğuğuna inat, Edirne bizi sımsıcak bir
yüzle karşıladı, güneşi üzerimizden eksik etmedi hiç.
Her yeri görme çabasıyla zamanla yarışırken, gün çabucak
batıverdi tarihi köprülerin üzerinden seke seke.
Gitme vakti geldi çattı işte.
Uzunca bir rampayı
tırmanarak varıyoruz
Şükrü Paşa Anıtı'na.
Osmanlı İmparatorluğu'nun
son yıllarında gösterdiği
direniş ve 1912-1913
Balkan Harbi'ndeki
Müdafaası ile "Edirne
Müdafii Mehmet Şükrü
Paşa" olarak anılmış.
Anıtın arka kısmında kalan tabyalar restore edilerek o
manevi ruhun yaşatılması sağlanmış. Kendisini ve aziz
şehitlerimizi bir kez daha rahmet ve minnet duygularımızla
sarmalayıp yolumuza devam ediyoruz.
Son durağımız Mimar Sinan'ın bilge kişiliğinin yansıdığı
Selimiye Camii... Büyüleyici bir ibadethane olan camii,
manevi bir sesle bizi içeriye çağırıyor... Camii içindeki
kubbeyi ayakta tutan sütunlar, yaklaşık beş yüz yıl önceki
mimarinin günümüzdekinden ne kadar ileride olduğunu
gözler önüne seriyor. Çinileri, minberi, mermer işçiliği, hat
yazıları, hünkâr mahfili, müezzin mahfili ile Selimiye Camii,
Osmanlı mimarisinin doruk noktalarından biri. Müezzin
86
Güzel günün sonunda otobüsümüze binerek,
tarihi dokusunu gezmekle bitiremediğimiz bu büyülü
şehirden, aynı neşe ve coşku içerisinde ayrılıyor,
tekrarını dileyerek evlerimize dönüyoruz.
Katılımlarıyla bizleri mutlu eden değerli
öğretmenlerimize, arkadaşlarımıza, gezimizi organize
ederek bizleri bir araya getiren sevgili Emine Ekşi
Sevinç'e, Evora Tur'a, Ahmet Yasin Özmen Bey'e ve emeği
geçen herkese teşekkür ediyoruz. Güzel zamanlarda
tekrar bir arada olma isteği ile...