Portre
3
En ünlü eserlerinden De Jure Belli Ac Pacis’i (Savaş ve Barış Hukuku Üzerine) bu dönemde yazar ve 17.yüzyıl Avrupasının en güçlü devletlerinden İsveç’in Fransa büyükelçiliğini üstlenir. Diplomatik yeteneklere çok da sahip olmadığı anlaşılsa da bu görevi 10 yıl sürdürür. 1645’te sarsıcı bir gemi yolculuğunun ertesinde Rostock’ta hayata veda eder.
Grotius bir doğal hukukçudur; insanların akıl yoluyla kavrayabilecekleri, her şeyin üzerinde, her an geçerli bir kurallar bütünü olduğu fikrini savunur ancak öncellerinden farklı olarak bu kuralların ilahi bir kudretten -Tanrı’dan kaynaklanmadığını ya da dolaylı olarak kaynaklandığını ileri sürer. Kısacası Grotius, doğal hukuka karşı seküler bir yaklaşım benimser, “Doğal hukuk doğru aklın emridir.” diyerek doğal hukukun kaynağına insanın aklıyla bulduğu ilkeleri koyar. Bu ilkelerin en başında da pacta sunt servanda yani ahde vefa ilkesi gelmektedir.
De Jure Belli Ac Pacis (Savaş ve Barış Hukuku Üzerine) ve Mare Liberum (Açık Denizlerin Serbestliği) Grotius’un modern uluslararası hukuk doktrinini
oluşturduğu en ünlü eserleridir.
De Jure Belli Ac Pacis eserinde ortak kurallarla birbirine bağlı bağımsız devletlerden meydana gelen bir uluslararası toplum düşüncesi ortaya koyar; güç kullanımından ve savaşlardan ziyade doğal hukuka ve ahde vefa ilkesine dayanan bir uluslararası hukuk öngörür.
Mare Liberum eserindeyse açık denizlerin uluslararası alanlar olduğunu ve bütün devletlerin buralarda serbestçe ticaret yapabileceğini ifade eden açık denizlerin serbestliği ilkesini şekillendirir. Bu ilke daha sonra temel bir uluslararası hukuk prensibine dönüşecek ve 1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin de üzerine inşa edildiği bir esas olacaktır.
Modern uluslararası hukuk disiplini Grotius’tan beri çok yol kat etmiştir ancak endinden önceki yazar ve düşünürlerin bir sentezini yapan, bunun yanında seküler hukuk anlayışını temellendiren ve modern uluslararası hukukun altyapısını hazırlayan Grotius’un etkisinin göz ardı edilemeyecek kadar büyük olduğu da açıktır.
"Hıristiyan dünyasının tamamında, barbar milletleri bile utandıracak cinsten savaş sebepleri gördüm. Savaşlar basit bahanelerle veya bunlar dahi olmaksızın başlayıp ilahî ya da insani herhangi bir hukuka dahi dayanmaksızın sürdürülüyor.”
H. Grotius