Kültür-Sanat
26
Duvarlar arasına sıkışmış, seyahat özgürlüğünün gasp edildiğini düşünen Doğu Almanya'nın kendi yurttaşları ülkeden çıkışlarının engellenmesine karşı durmaya başladı. Bu direnişe karşılı Doğu Almanya hükümetinden gelen ilk taviz isteyen Doğu Almanya vatandaşlarının Sovyetler Birliği dâhilindeki diğer Doğu Bloğu ülkelerine geçiş yapabilmesine izin vermesi oldu. Doğu Almanyalılar kilitli kapıyı iterek kilitlerinden birini böylece kırmış oluyorlardı. Bu tavizin verilmesiyle birlikte birçok Doğu Alman vatandaşı Polonya, Çekoslovakya, Yugoslavya, Macaristan gibi ülkelere geçmeye ve buradaki büyük elçiliklere sığınmaya başladı. Doğu Almanya hükümeti meşrulaştırma dayanağını böylece kaybetmiş bulunuyordu. Duvar anlamını artık yitirmişti. Yıkılması ise Berlinliler için yeni bir başlangıç anlamına gelecekti.
Soğuk savaş döneminin en çarpıcı sembollerinden biri olan Berlin Duvarı'nın yıkılışı dünya tarihi için bir dönüm noktası teşkil etmektedir. 9 Kasım 1989 günü, yani ''utanç duvarının'' yıkıldığı gün, Almanya için yeni bir geleceğe işaret etmekteydi. Doğu ve Batı Almanya'nın birleşmesi büyük bir coşku ve sevinç ile karşılandı. Ancak bu noktada akıllara gelen bir soru da vardı. Bu birleşme Doğu ve Batı Almanya halklarını gerçekten tek bir çatı altında toplayarak yeni ve bütün bir Almanya mı oluşturacaktı? Yoksa bu birleşme, birbirinden yıllarca farklı bir anlayışla yönetilmiş iki halkın arasındaki 46 km uzunluğundaki bu duvarın ortadan kalkmasından mı ibaret olacaktı? Kültür-Sanat köşemizde, bu sayımızda işlediğimiz Goodbye Lenin filmi de bu sorunun tam bir görsel anlatımı niteliğini taşımakta. Goodbye Lenin 9 Kasım'dan sonra Almanya'da yaşananları masum bir komedinin içerisine yerleştirerek, bizlere farklı kültürlerle yetişmiş iki ayrı halkın çelişkilerini anlatıyor.
Wolfang Becker tarafından 2003 yılında çekilen filmde Doğu Berlin'de yaşayan ve sosyalist yönetimi destekleyen bir anne ile oğlu Alex'in ilişkisi anlatılıyor.
Film Doğu Almanya yıkılmadan önceki bir dönemden başlıyor. Alex'in annesi Doğu Almanya yönetiminin sıkı bir destekçisi olarak karşımıza çıkıyor. Buna karşılık Alex annesinden çok daha farklı bir çizgi benimsiyor ve Doğu Almanya yönetimine karşı duran kesimde yer alıyor. Doğu Almanya'ya karşı yapılan gösterilerin birisinde Alex'in annesinin tesadüfen Alex'i de protestocular arasında görmesi ve orada kalp krizi geçirmesiyle ise film bambaşka bir boyuta taşınıyor. Filmin devamı 8 ay sonrasından yani 9 Kasım sonrasından başlıyor. 8 ay boyunca komada kalan Alex'in annesi gözlerini tekrar açtığında artık Doğu ve Batı Almanya ayrımının, bu ayrımı somutlaştıran bir duvarın olmadığı bir Berlin'e gözlerini açıyor. Ancak tabi ki annenin bu olup bitenlerden haberi olmuyor. Doktor'u ise Alex'i ve kız kardeşini annelerinin en ufak bir şok geçirmesi halinde tekrar zarar görebileceği yönünde uyarıyor. Bu noktadan sonra Alex annesinin sağlığı için yeniden birleşmiş Almanya'da adeta bir mikro Doğu Almanya oluşturmaya başlıyor.
"Goodbye Lenin, Doğu Almanya ve Batı Almanya halklarının farklı yaşam biçimleri üzerinden seyirciye yansıtıyor ve bugün Almanya'da hala tartışılmakta olan bir kavramın, <<ostalgie>>nin ( doğu özlemi) izlerini taşıyor. "