Kültür-Sanat
25
Her Şeyin Değiştiği Sabahlara Uyanan Şehir: Berlin
Elif Naz ARIKAN
Dünya savaşı sonrasında savaşı kaybeden Almanya İngiltere, Fransa, Amerika Birleşik Devletleri
ve Sovyetler Birliği arasında bölünmüş durumdaydı. Kısa süre sonra Batı Bloğu yönetim birimlerini birleştirerek tek bir yönetim bloğuna dönüştü. Sovyetler Birliği ise bu oluşuma muhalif bir tutum sergiledi ve karşı çıktı. Bunun sonucu olarak Sovyetler Birliği de Batı Bloğu'na karşı Doğu Almanya'da yeni bir rejim kurmaya başladı. Ekonomisi sosyalizme dayanan, siyasi yönetim otoriter olan bu yeni rejimden Batı Bloğu'nun egemenliği altında bulunan yerlere kaçışlar ise çoğunlukla Berlin'den gerçekleşiyordu. Bu durumdan Doğu Almanya yönetimi rahatsızlık duymaya başladı ve bu geçişleri önleyebilmek için planlarını gizlice yürüttüğü Berlin Duvarı'nın yapımına başlandı. 13 Ağustos 1961 sabahında ise Berlinliler artık ikiye
bölünmüş bir şehirle karşı karşıyaydı. Bu betondan sınır Berlinliler için öylesine ani olmuştu ki bir gecede aileler, dostlar, sevgililer adeta ikiye bölünmüşlerdi. Duvarın ilk oluşturulan bu hali geçişleri tam olarak engelleyememişti. İnsanlar Batı Berlin'e kaçmak için duvarı aşmaya çalıştıkça Doğu Almanya yönetimi tedbirlerini daha da sertleştirerek uygulamaya başladı. Geçişler engellenemeyince duvar adeta bir ölüm şeridi halini almaya başladı. Eklenen mayın tarlaları, köpekli askerler ve gözcü kuleleriyle Doğu Berlin'den Batı Berlin'e geçiş tamamen engellenmişti. Bir şehirde iki ayrı dünya, iki ayrı anlayış, kültür ve iki ayrı jenerasyon yetişmeye başlamıştı. Belki de bunu en açık bir biçimde duvarın kendisi anlatıyordu bize. Duvarın Batı'ya bakan yüzü grafitiler ve çeşitli çizimlerle süslenmişken, duvarın doğu yakası bütün griliği ve düzlüğüyle Doğu Berlin halkına bakıyordu.
Doğu Alman hükümeti son dönemine kadar bu duvarı sosyalist Doğu'nun kapitalist Batı'ya karşı dik duruşu şeklinde meşrulaştırmaya çalıştı. 1989 yılı ise bu meşrulaştırma çabalarına bir nokta koydu.
2.