eride bıraktığımız yaklaşık yüz yıllık dönem, tarihe mal olmuş en görkemli iki Müslüman ulusunun (İran ve Türkiye) endişe verici “matruşka modellemesiyle” karşı karşıya kalmıştır. Fakat ne derin araştırmalara erişimi sağlayacak yolları
hazırlamakla yükümlü temel kurumlarımız ne de bu araştırmalar sonucu ortaya çıkacak önemli bilgi ve arşivleri talebelere ve doğal olarak topluma enjekte etme gayesini himaye edebilecek seviyede bir eğitim-öğretim sistemimiz mevcut olduğundan, geçmişi de geleceği de tam olarak öngörebilecek altyapıdan yoksun,
dünyevi ve işlevsiz bireyler haline getiriliyoruz. Bu sisteme maruz kalmış
insanların büyük bir kısmı –aynen planlandığı gibi- neoemperyal [1] denetim altındaki ezilmişlik duygusuyla yetişerek ve gerçekliğe yönelik sorgulayıcı tavır
misyonundan uzaklaşarak adeta “kapalı” bir yaşam
sürüyor. Zira pek azımız yukarıda bahsini geçirdiğim ve
yazımın devamında açıklayacağım “matruşka
modellemesini” gerçekten merak ediyor.
Uğurcan HEKİM
Matruşka Modellemesi