NEM
“ Peki. Ben gidiyorum. Sen de uyan öyleyse.”
Rüzgârın ardına kadar açtığı pencereden dört milyar yıllık güneş odaya sızmış, kahramanı sarsıyordu. O sevmezdi güneşi ama. Kendinden o kadar büyük olanlardan korkmak kaderine yazılmıştı kahramanın. Yavaşça doğrulup oturdu. Sırtını ve başını yıllarını hapislerde çürütmüş bir ihtiyar gibi duvara yasladı.
“ Yıllarımı rüyalarda çürüttüm.” …“ Ben neyim? Ben bir kelime eder miyim?” … Kahraman kendi kendine konuşurken güneş fısıldıyordu sanki kulağına:
“ Ben güneşim. Her gün kafesindeki kuşu eritecek dört milyar yıllık gün. Sense kahramansın. Her gece yokluğumda duvarlara çarpacaksın.”
Yataktan kalkıp kapıya yöneldi kahraman. Dudağında iniltiye benzer bir ezgi:
“ Sen günsün. Her sabah benimle doğan yeniyetme. Ben kahramanım. Esmer bir hikâyenin ortasında sıkışmış kobay fare.”
51