Test Drive | Page 329

James Dashner inanılmaz turuncu ışık küresinden vardı ve görünüşe bakılırsa te­ ninden çıkıyordu. “Bu şey de ne böyle?” diye bağırdı Minho fırtına seslerinin ara­ sından. Kimse cevap vermedi. Thomas yaratığa bakakalmıştı; aynı za­ manda hem büyülenmiş hem de dehşete kapılmıştı. Sonunda bakış­ larını ondan çekebildiğinde diğer kutulardan da benzer yaratıkların çıktığını gördü; hepsi de aynı hızda hareket ediyordu. Sonra dikkatini yeniden en yakmındakine çevirdi. Sağ kolu ve bacağı yeterince güç kazanmış olacak ki vücudunun geri kalanını da dışan itmeye başladı. Thomas korkunç yaratığın sallanarak açık bölmenin dışına çı­ kıp yere düşmesini dehşetle izledi. Kabaca insan şeklindeydi ama Thomas’m yanındaki herkesten yaklaşık elli santim daha uzundu, vücudu çıplak ve kalındı, kabarcıklar ve kırışıklıkları vardı. En ra­ hatsız edici kısmıysa o soğana benzeyen kabaraklıklırdan daha fazla olmasıydı; toplamda belki bir düzine vardı, yaratığın tüm vücuduna yayılmış, parlak turuncu ışık saçıyorlardı. Göğsünde ve sırtında birkaç tane vardı. Birer tane dizlerinde -yere düştüğünde sağ dizindekinden ufak kıvılcımlar çıkmıştı- ve birkaç tanesi de... başı olması gereken yumrudan çıkmıştı. Yaratığın gözü, burnu, ağzı ya da kulakları yoktu. Saçı da. Canavar ayağa kalktı, dengesini bulmaya çalışırken sallandı ve dönüp insanlardan oluşan gruba baktı. Thomas etrafına hızla göz atınca tüm bölmelerin canavarları ulaştırma işlemini tamamladığını gördü, artık hepsi Kayranlılann ve B Grubu’nun etrafında bir daire oluşturmuştu. Yaratıklar kollarını gökyüzünü gösterene dek kaldırdılar. Ardın­ dan kısa el ve ayak parmaklarından, aynı anda omuzlarından bıçaklar Çıktı. Çakan şimşeklerin ışığı keskin ve parlak gümüşü aydınlatıyordu. 361