i
Labirent: Alev Deneyleri
“Evet!” diye bağırdı Teresa. “Aynca bir daha seni yanaklarından
öpmemi bekleme sakın. Sanınm dudaklarım mantar kapta.”
Thomas bunu duyduğunda neredeyse gülecekti. Teresa elini
tutmak için atılmadan, yeniden dağdan aşağı inmeye koyuldu.
Dağdan inmeleri bir saatlerini aldı. Sonlara doğru yamaç eskisi gibi
dik olmadığından hızlarını artırabildiler. Nihayet dönemeçler bitti ve
son birkaç kilometreyi ufka uzanan ıssız çöle inene kadar koştular.
Hava sıcaktı ama kapalı gökyüzü ve rüzgâr, sıcaklığı katlanılabilir
kılıyordu.
Thomas giderek birbirlerine yaklaşan A ve B gruplarını tam göremiyordu, özellikle de artık kuşbakışı bakmıyorken ve havada toz
bulutu oluşmuşken. Ama hem erkekler hem de kızlar kuzeye doğru
üerlemeye devam ediyorlardı. Thomas o an bulundukları yerden bile
ü grupların yürürken rüzgâra karşı eğildiklerini görebiliyordu.
|
Thomas’ın gözleri havada uçuşan toz nedeniyle yanıyordu. Sü
rekli gözlerini silmek zorunda kalıyordu ama bu, durumu daha kötü
hale getiriyor, göz çevresinin acımasına neden oluyordu. Bulutlar,
gökyüzünde toplanırken etraf gitgide kararıyordu.
Bir şeyler yiyip içmek için verdikleri kısa molanın ardından kalan erzakları hızla azalıyordu- bir süre durup önlerindeki gruplan
incelediler.
“Öylece yürüyorlar,” dedi Teresa bir eliyle ileriyi işaret edip di
ğer elini de rüzgârdan korunmak için gözüne siper ederek. “Neden
koşmuyorlar?”
“Çünkü hâlâ ila ya da üç saatimiz var,” diye cevap verdi Ans
saatine bakıp. “Eğer yanlış hesaplamadıysak güvenli bölge dağlardan
birkaç kilometre uzaklıkta olmalı. Ama ben hiçbir şey görmüyorum.
346