Thomas’ın bacakları sürekli sabit hızda ilerlemekten yanmaya
başlamıştı. ‘Tamam ama... benimle mi yoksa onunla mı konuştuğunu
nasıl anlıyorsun? Nasıl oluyor?”
“Anlıyorum işte. Bu bana bacaklarına hareket etmesini söyledi,
ğini nereden bildiğimi sormana benziyor. Biliyorum işte. Bir şekilde
beynime yerleştirilmiş.”
“Biz de öyle konuşuyord uk, d o stu m ,” d e d i Aris. “ Hatırlamıyor
m usun?”
Tabii ki hatırlıyorum,” diye homurdandı Thomas. Birçok konuda
öfkeliydi ve hayal kırıklığına uğramış hissediyordu. Keşke her şeyi geri
alabilseydi, her anısını, o zaman neler olup bittiğine bir anlam verip
hayatına devam edebilirdi. H afızalarının silinm iş olmasının İSYAN
için neden bu kadar önemli olduğuna bir türlü anlam veremiyordu.
Ve bu rüyaları neden görüyordu? Bilerek mi yapılıyordu yoksa kazayla
mı oluyordu? Değişim’in kalıcı bir etkisi m iydi?
Çok fazla sorusu vardı. Cevabı olm ayan sorular. “Pekâlâ,” dedi
sonunda. “Ağzımı ve beynimi kapalı tutacağım . Devam et.”
“Aris ve benden sonra bahsederiz. Ne konuştuğum uzu bile ha
tırlamıyorum; uyandığımda neredeyse her şeyi unuttum . Bizim ko
mada olmamız da Değişkenlerin b ir parçasıydı bu yüzden belki de
delirmeyelim diye iletişim kurabilm işizdir. Y an i, sonuçta her şeyin
kuruluşunda biz de vardık, öyle değil m i?”
“Kuruluşunda mı?” diye sordu Thom as. “Anlam ıyorum ...”
Teresa uzanıp hafifçe onun om zuna vurdu. “Sessiz olacaktın?
“Tamam,” diye homurdandı Thom as.
“Her neyse, bu tuhaf giyimli insanlar odam a geldiler, seninle
telepatik iletişimim kesildi. Korkmuştum ve yarı uyanıktım. Bir yanım
bunun kötü bir kâbus olduğunu söylüyordu. Fakat o sırada ağzıma
berbat kokan bir şey bastırdılar ve bayıldım . Uyandığımda başka
340