Test Drive | Page 66

Ağzım açık kaldı. “Doğru. Ne de olsa bu tam da yapmak isteyeceğimiz şey. Dünya’daki bütün canlıları yok edebilecek bir varlık çağırmak.” Pari alaycılığımı fark etmeyerek, “Aynen öyle” dedi. “Onu bunu yapmamaya ikna edebileceğimi sandım. Bilirsin işte, ona akıl verebileceğimi.” “Ee, peki ne oldu?” Pari susup dudağını büktü. “Daha o n dört yaşındaydım, ukala.” Gülmeye çalıştım, ama boğazımdaki yumru geçmemişti. “Gerçekten mi? Bu varlık kıyameti mi koparacak?” “Hayır, dinlemiyorsun.” Pari açıklama yapmadan önce bir an durakladı. “Kıyameti koparabilecek kadar güçlü, dedim.” Eh, tamam, bu bir artıydı. Dünya’mn sonuyla ilgili bir kehanet yoktu demek ki. “O gece, onu çağırdım. Adıyla.” Tüylerim diken diken oldu. Sebep, ya beklentiydi ya da Bagajdaki Ölü beni yine bulmuştu. Ne olur ne olmaz diye et rafıma bakındım. “Ama dediğim gibi” diye devam etti Pari, “o iblis değil.” “Eh, demek her şey çok da kötü değil.” “O bir iblisten çok daha fazlası.” Kesinlikle öyleydi. “Pari” dedim sabırsızlanarak, “adı ne?” “Sana asla söylemem” dedi Pari, gözlerinde alaycı bir pı rıltıyla. “Pari.” “Hayır, gerçekten.” Yine ciddileşti. “O adı yüksek sesle söylemiyorum. Hiç. O günden beri.” “Ah, pekâlâ. O zaman...” Ben başka bir şey söyleyemeden Pari bir kâğıt parçası alıp üzerine bir şey karaladı. “Adı bu, ama yüksek sesle söyleme. Bana kalırsa, çağırılmaktan hoşlanmıyor.” Kâğıdı istediğimden fazla titreyen bir elle aldım ve adı