Test Drive | Page 34

de kana bulanmış bir tişört ile blucin vardı. Onun başını tutarak, “Reyes” dedim. Koyu renk saçları sırılsıklamdı. Yüzünde ve boynunda, pençe izleri gibi büyük kesikler vardı, ama kanın çoğu göğsündeki, sırtındaki ve kollarındaki derin, öldürücü yaralardan akıyordu. Kendisini savunmuştu, ama neye karşı? Kalbim yerinden fırlayacaktı. “Reyes, lütfen” dedim. Onun yüzüne dokunduğumda kandan kızıl bir renge bürünüp sert leşmiş kirpikleri kıpırdadı. Reyes bir anda bana saldırdı. O homurdanırken siyah cüppesi etrafında, etrafımızda şekil buldu ve bir el boğazıma uzandı. Kalbimin tekrar atmaya başlamasına kadar geçen sürede duşakabinin duvarına savruldum ve yüzümün önüne jilet gibi keskin bir bıçak uzandı. Şuurumu kaybetmeye başlarken güçlükle, “Reyes” dedim; boğazımdaki baskı çok kesin, çok ısrarcıydı. Artık onun yü zünü göremiyor, yalnızca karanlığı, Reyes’m bir parçası olan, onun kimliğini benden bile koruyan, dalgalanan cüppeyi gö - rebiliyordum. Dünya bulandı, sonra dönmeye başladı. Onun çelik gibi elleriyle mücadele ettim ve yiğitçe dövüştüğüme inanmak istesem de, kollarım ile bacaklarımın kendi ağırlıklarını taşıyamayacak kadar güçsüz olduklarını hissettim. iyiden iyiye kendimden geçerken, Reyes’ın vücudunu be nimkine yasladığını hissettim. Bana duman gibi dolanan se siyle, “Yaralı hayvana dikkat et” dediğini duydum. Sonra birden kayboldu, yerçekimi beni etkisine aldı ve bir kez daha, bu kez yüzüstü yere düştüm. Aklımın derinlikle rinde bir yerde, kendimi berbat hissedeceğimi biliyordum. Doğduğum gün çok tuhaf bir şey oldu. Karanlık bir figür beni annemin rahminin hemen dışında bekliyordu. Üzerinde başlıklı bir pelerin vardı. Pelerini etrafında dalgalanıyor, doğum odasını yumuşak bir esintiyle uçuşan duman gibi yük selen siyah dalgalarla dolduruyordu. Yüzünü göremesem de,