Test Drive | Page 24

“Domino Ford’dan. Neden?” Ellerimi iki yana açtım. “Merak ettim, hepsi bu. Bir kayıp vakasını araştırıp eve dönerken insan böyle garip şeyleri me rak ediyor işte.” Cookie’nin gözleri dehşetle açıldı. “Aman Tanrım! Arka koltukta bir ölü var, değil mi?” “Bir dakika, ne?” dedim hayretle kekeleyerek. “Yok canım. Böyle şeyler aklına nereden geliyor?” Cookie bana bir an için bilgiç bir bakış attı, sonra lastikle ri cayırdatarak bir benzin istasyonuna girdi. “Cook, eve varmamıza beş saniye var.” Cookie ön camdan dışarı fırlamama sebep olmak üzereydi ki, “Bana gerçeği söyle” diye ısrar etti. “Ciddiyim, Charley. Ölüler peşini hiç bırakmıyor, ama onları arabamda istemiyorum. Ayrıca yalan söylemekte de hiç başarılı değilsin.” “Başarılıyım.” Sözleri tuhaf bir şekilde beni derinden sars mıştı. “Mükemmel bir yalancıyım. Dişçime sor. Düzenli olarak diş ipi kullandığıma yemin edebilir.” Cookie vitesi boşa alıp bana dik dik baktı. Sertçe. Hapis hanede olsa, hiç zorlanmazdı. Derin bir nefes alıp, “Yemin ederim, Cook, arka koltukta ölü yok” dedim. “O zaman bagajdadır. Bagajda ceset var, değil mi?” Sesindeki panik komikti. Ta ki arabadan dışarı fırlayana dek. “Ne?” dedim ben de onun arkasından inerken. “Tabii ki yok.” Cookie beyaz Taurus’unu işaret etti ve suçlayıcı bir ifadeyle dik dik bana baktı. “O bagajda bir ceset var” dedi. Çok yüksek sesle. Yanımızdaki arabada camını açmış oturan polisin duyabileceği kadar yüksek sesle. Gözlerimi devirdim. Ekim ayının sonlarındaydık. Adamın penceresi neden açıktı? Polis, arabanın kapısını açıp bütün haşmetiyle dikildiğinde, başımı eğip bir avuca bıraktım.