“Ne?” Omzunun üzerinden bakmak için sıçradım.
“Mimi, Kyle Kirsch’le aynı liseye gitmiş. Bağlantıyı şim di
kurdum.”
“Politikacı olanla mı? Daha geçenlerde Senato’ya adaylığını
koyacağını söyleyen Kyle Kirsch’le mi?”
“ilk adı Benjamin. Listede Benjamin Kyle Kirsch diye geçiyor. Beni şaşırtan Benjamin oldu. Göbek adını kullanıyor
olmalı.”
One eğilerek Cookie’ye dik dik baktım. “Bu, bir ay önce
Senato’ya adaylığını koyacağını söyleyen Kyle Kirsch mü?”
Cookie’nin ağzı açık kaldı. Yine, “Vay anasını!” dedi.
Kelimelerle arası çok iyiydi.
Temsilciler Meclisi üyesi. Kahrolası bir politikacı. Ad ver mek
istemiyordum, ama birinin son derece kirli bir ç amaşırının olduğu
kesindi. Leş gibi. Yıkamak istemediği bir çamaşır. Ne de olsa
ortalıkta kirli çamaşırlardan daha iğrenç bir şey olamazdı. Ben de
bütün paramı, yani kırk yedi dolar elli se kiz sentimi, Kyle
Kirsch’e yatırmaya niyetliydim. Temsilciler Mec lisi üyesi.
Müstakbel senatör. Katil.
Ama bu büyük bir tesadüf; Ruiz, New Mexico’da büyüyen bir
grup yeniyetme ile kısa zaman önce, arkadaşları meyve sinekleri
gibi ölmeye başladığı sırada, adaylığım duyuran bir adamın
etrafında gelişen tuhaf bir olaylar s ilsilesi de olabilirdi. Ben de
bu yıl bitmeden Finlandiya güzellik kraliçesi se çilebilirdim.
Şimdi, Kyle Kirsch sayesinde içimi kemiren yeni bir so runla
karşı karşıyaydım. Bu adam ne halt etmişti? Karan lık bir lorda
bir şeyler kurban edilen ritüellere karışmadıysa ya da hayatının
bir noktasında Amway temsilcisi olmadıysa, masum insanları
öldürmek için bir nedeni olamazdı.
Onu haklamak zorundaydım. Ve bunu sertçe yapmayı ter cih
ederdim.
Kim Millar’m pueblo stili apartmanının otoparkına girdim