Test Drive | Page 121

Devamını bekledik. Bir iki saniye sonra, “O kadar mı?” di ye sordum. Cookie sırıttı. “Tabii ki hayır. Sınıf listesi geliyor.” Ah, şimdi neden bu kadar gururlu olduğunu anlamıştım. Son kez bir devlet okulundan sınıf listesi almamız, işe yaramaz bir babanın böbreğini bağışlamasını sağlamak kadar zor olmuştu. Sonunda Bob Amca’dan, onun paslı rozetinden ve berbat flört yeteneğinden medet ummak zorunda kalmıştım. Cookie’nin ne yaptığını öğrenme hevesiyle, “Ee, nasıl be cerdin?” dedim. Cookie’nin yüzü düştü, “istedim, o kadar.” Ha. Eh, bu pek heyecan verici değildi. “Ama almışsın” diyerek kadını neşelendirmeye çalıştım. “Doğru. Şimdi de yatmaya gidiyorum.” Garrett’a utanmış gibi baktı, sonra bana kirpiklerinin altından kaçamak bir ba kış attı. Kaşlarımı soru sorar gibi kaldırdım. Cookie dişleri ni sıktı, gözlerini fal taşı gibi açtı. Bense yine soru sorar gi bi kaşlarımı kaldırdım. Kadın içini çekti, başının hafif bir ha reketiyle kapıyı işaret etti. Ha! Centilmenlik etmeye, kaş göz yaptığımızı fark etmemiş gibi davranmaya çalışan Garrett’a baktım. Adam birden koltuğun kolçağını büyüleyici bulmuş gibiydi. “Ben de geleyim.” Kanepeden kalkıp Cookie’nin peşinden koridoru geçtim; Garrett hakkında konuşmak istiyor olma lıydı. Garrett’a not vermemi istememesini diledim. Üzerimde kâğıt yoktu. Cookie kapısını açtı, sonra arkasını döndü. “Ee, burada mı?” Kafam karışmıştı; “Garrett mı?” diye sordum. “Ne?” “Dur, kimi diyorsun?” “Charley” dedi Cookie sinirle, “küçük çocuktan söz ediyo rum.”